Allah’ın Kitabına saygı gösteriniz.....

Ey cemaat! Allah'ın kitabına saygı gösteriniz. Onun saygı hakkını terbiyenizle ödeyiniz. O, Hak'la aranızda bir vuslat vesilesidir.

<Allah’ın Kitabına saygı gösteriniz.....

"Ey evlat! O'nun hükmüyle iş tut. Doğru hattan çıkma. Ahdi unutma. Hepsini yapmaya gayret et. Şeytanı yık. Kötü olan tabiî arzularını yen. Allah'ın yardımından ümit kesme. Hak yardımı, senin sebat hâline göre gelir.
 
Çünkü Allahü Teâlâ şöyle buyurdu: "Şüphesiz, Allah sabırlı kulları iledir." (Enfal/46).
 
"Kim Allah'ı, O'nun Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah'ın taraftarları galip geleceklerdir." (Maide/56)
 
"Uğrumuzda çalışanlara, yollarımızı elbette açarız." (Ankebut/69)
 
Nefsin dilini tut, Allah'ı, kula kesmesin. Bu hâlde nefsine can düşmanı ol. Ona ve diğer kullara, Hak kulluğunu emret. Yasak olanları yaptırmamaya çalış. Onları bozuk hâllerden kurtar. Hak anlayışına ve tabiatına uymayan şeyleri bıraktır. Allah'ın kitabına ve Peygamberin âdetine çek onları.
 
Ey cemaat! Allah'ın kitabına saygı gösteriniz. Onun saygı hakkını terbiyenizle ödeyiniz. O, Hak'la aranızda bir vuslat vesilesidir. Onu mahlûk ve bir kul tarafından yazılmış görmeyiniz. Allahü Teâlâ: "Bu benim, kelâm sıfatımın tecellisidir" buyururken siz başka isnatlara yeltenmeyin.
 
Her kim, Kuran'ı mahlûk ve kul yapısı bilirse apaçık Hakk'ı inkâr etmiş olur; yazık olur. Şu Kur'an, şu okunan Kur'an, şu işittiğimiz yüce kelâm ve mushaf sayfalarına yazılı yüce manalı sözler, O'nun kelâm tecellisindendir.
 
İmam-ı Şafiî ve İmam-ı Ahmed o kadar titiz davranmışlardır ki, sadece yazının mahlûk olduğunu, ötesinin Allah kelâmı olduğunu söylemişlerdir. Buna misal olarak kalbin mahlûk olduğunu, içinde duranın mahlûk olmadığını söylemişlerdir.
 
Ey cemaat! Kuran'ın nasihatlerini tutun. Bunu işinizle açığa vurun. O'nun karşısında mücadeleci olmayın. îman ve itikat kolaydır ve güç olmayan işlerdir. Çok da değildir; hemen yapılabilir. Yapılan işler bundan sonra gelir...
 
Size en çok iman etmek düşer. Kalbinizle tasdik edin, dış varlığınızla iş görün. Size yararlı ne ise onu yapın. Kısa ve iptidaî görüşe sahip olanlardan uzak durun.
 
Ey cemaat! Nakil ile gelen bilgiler akıl ile istintaç edilemez (sonuç çıkarılamaz); nass da kıyas ile terk edilemez. Yine de şahidi elden bırakma. Mücerret dâva ile kimseye bir alacak yüklemek kabil değildir. Şahitsiz ve ispatsız, kimsenin hakkını almak kolay değildir.
 
Bu hususta Peygamber (s.a.a.v) Efendimizin bir emri vardır: "Bir cemaat, diğerine karşı mal veya kan dâvasında bulunmak zorunda kalırsa, isbat gerek... Davacı isbat getirmeli; aksi hâlde yemin icap eder."
 
Kalp bilgilerden ari olduğu zaman dilin kuru bilgisi yetersizdir. Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: "Ümmetim için en çok korktuğum, içi bozuk bilginlerdir."
 
Ey bilginler ve ey cahiller, ey hazır olan ve buradan uzakta duranlar, size tavsiyem: Allah'tan korkunuz. Kalp gözünüzle O'na bakınız. O'nun önünde kendinizi yere seriniz. O'nun kader çekici durmadan çalışır. Nefsinizi O'na teslim ediniz. Şükür yoluna girmekle O'na koşunuz. Nimetleri şükürle devamlı kılmak sizin elinizdedir.
 
O'na itaat edin. Karanlığa O'nun ziya lâmbası ile giriniz. Bu hâller sizi kuşatınca Hakk'ın her çeşit iyiliği sizi bulur. Dünyada cennetlik olursunuz, artık öbür âlemde her şey sizin olur." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın