Allah’ın en büyük hakkı.....

“Allah'ın en büyük hakkı, O'na kulluk etmen, hiçbir şeyi O'na ortak koşmamandır. Bunu samimiyetle yerine getirdiğin takdirde, O da, dünya ve ahiret işlerinde sana kâfi gelmeyi üzerine alır, her iki cihanda da sevdiğini senin için gözetmeyi garanti eder”

<Allah’ın en büyük hakkı.....

İmam Zeynelabidin (a.s.)'ın Hukuk Risalesi'nin baş tarafında da ilk olarak yer verdiği hak Allah'ın hakkıdır:

"Allah'ın en büyük hakkı, O'na kulluk etmen, hiçbir şeyi O'na ortak koşmamandır. Bunu samimiyetle yerine getirdiğin takdirde, O da, dünya ve ahiret işlerinde sana kâfi gelmeyi üzerine alır, her iki cihanda da sevdiğini senin için gözetmeyi garanti eder."

Hz. Peygamber (s.a.v.), Veda Hutbesi'nin girişinde Allah'ı hamd ve senâ ederek başlar ve şöyle buyurur:

"Allah'a hamd ve senâ ederiz. O'na döneriz. Nefislerimizin fenalıklarından ve kötü emellerinden O'na sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini kimse yoldan çıkaramaz. Allah'ın şaşırttığını kimse yola koyamaz.

Şehadet ederim ki, Allah'tan başka Tanrı yoktur. Bir'dir, eşi ve ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.a.) O'nun kulu ve Resulü'dür.

Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkmanızı, O'na itaat etmenizi vasiyet ederim."

"Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in, Veda Hutbesi'nde mükellef insanı (ki bu kâmil mü'mindir) tarif ederken, onun en temel vasfı olarak Allah'a iman ve kulluğunu vurgulaması son derece isabetli, hikmete uygundur." (Prof. Dr. Haydar Baş, Veda Hutbesi'nde insan Hakları, s. 26-27).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamberin (s.a.v.) Veda Hutbesi'nin girişinde ve imam Zeynelabidin (a.s.)'ın Hukuk Risalesi'nde, mü'minler için yapılan ilk ikaz Allah'a imandır.

Zira âlemdeki en büyük gerçek, Allah-u Teâlâ'nın varlığı ve birliğidir. Yani, uluhiyet gerçeğidir.

Resûlullah'ın (s.a.a.) hutbesinde Allah'ın birliğinin tasdikinin ardından nübüvvetten bahsedilir ki, bu, Allah'ı, Allah Elçisi'nin tanıttığı şekilde tanımak demektir.

Diyebiliriz ki, Veda Hutbesi Allah'ın birliği ve nübüvvet vurgusu üzerine bina edilmiştir.

Yukarıdaki iki ifade de Allah'ın varlığı ve birliği, ubudiyet ile yani Allah'a kulluk ile tamamlanmıştır. İki ifadenin giriş bölümünden çıkan mana, yetiştirilmek istenen kâmil insanın en temel vasfını da ortaya koymaktadır: Allah'a iman ve kulluk.

Ve tersinden ele alırsak, kâmil insan ancak Veda Hutbesi'nde ve risalede belirtilen gerçek iman ile yetiştirilir.

Hakları verecek, yaşanmasını sağlayacak ve koruyacak olan da bu kâmil insandır.

"Kendini ihyâ, âlemi imar edecek mükellef ve mükemmel insan (gerçek mü'min) ancak İslam'ın ortaya koyduğu ve Veda Hutbesi'nde zikredilen gerçek iman sayesinde yetişir. Hak ve adalet, insanlıkta huzur ve sükûn ancak bu insanın eliyle olabilir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Veda Hutbesi'nde insan Hakları, s. 53)