Allah’ım, az amelimi kabul et.....

Resûlullah (s.a.a), son nefes halindeki birisinden şu sözleri söylemesini istedi: “Ey ameller az da olsa ve günahlar ne kadar çok da olsa bağışlayan yüce Allah! Az amellerimi kabul et ve çok olan günahlarımı bağışla, şüphesiz sen bağışlayan ve esirgeyensin”

<Allah’ım, az amelimi kabul et.....

Resûlullah (s.a.a), can vermek üzere olan bir gencin yanında bulunarak ona; "La ilahe illâllah" söyle demesini buyurdu. Genç adam, birkaç defa söylemek istedi ama dili tutularak söyleyemedi. Resûlullah (s.a.a) başucunda oturan kadına; "Bu gencin annesi var mı?" diye sordular.

Kadın: "Evet, ben onun annesiyim" dedi. Resûlullah (s.a.a), "Sen bu gençten razı değil misin?" buyurdu. Kadın, "Razı değilim ve altı yıldır onunla konuşmuyorum" dedi. Resûlullah (s.a.a), "Onun suçunu bağışla" buyurdular. Kadın, "Ey Allah'ın elçisi! Sizin hoşnutluğunuz için ben afettim. Allah da onu bağışlasın" dedi.

Sonra Resûlullah (s.a.a) o gence dönerek; "La ilahe illâllah kelimesini söyle" diye buyurdular. Genç, "La ilahe illâllah" dedi. Resûlullah (s.a.a), "Ne görüyorsun?" diye sordu. Genç, "Kötü kıyafetli, kirli elbiseli ve pis kokulu kara birisini görüyorum; boğazımı sıkarak beni öldürmek istiyor" dedi. Resûlullah (s.a.a) ondan şu sözleri tekrar etmesini istedi: "Ey ameller az da olsa ve günahlar ne kadar çok da olsa bağışlayan yüce Allah! Az amellerimi kabul et ve çok olan günahlarımı bağışla, şüphesiz sen bağışlayan ve esirgeyensin." Genç adam, bu sözleri tekrar ettikten sonra Allah Resûlü (s.a.a); "Şimdi ne görüyorsun?" diye sordu. Genç; "Beyaz elbiseli, güzel simalı ve güzel kokulu birisini görüyorum. O güzel elbise giymiş yanımda oturmakta; siyah çehreli kimse ise yanımdan uzaklaşmakta!" dedi. Resûlullah (s.a.a); "Tekrar o duayı oku" buyurdular. Genç adam, o duayı tekrar okudu. Resûlullah (s.a.a); "Şimdi ne görüyorsun?" diye sordu. Genç; "Kara adamı artık görmüyorum, şu anda yanımda beyaz yüzlü adam oturuyor." dedi. Genç adam bu sözleri söyledikten sonra dünyadan göçtü.

(Bihar, c.74, s.75; c.81, s.232; c.95, s.342).

Zengin Müslümanlardan biri temiz ve şık elbiseyle Resûlullah'ın (s.a.a) yanına gelerek yanına oturdu. Daha sonra eski elbiseli bir fakir de gelerek o zengin adamın yanında oturdu. Zengin adam hemen elbiselerini toplayarak fakirden biraz uzaklaştı. Resûlullah (s.a.a) o adamın bu kibirli tavrından çok rahatsız oldu ve zengin adama, "Onun fakirliğinden, sana bir şeyin geçmesinden mi korktun?" buyurdular. Zengin adam, "Hayır, ya Resûlallah" dedi. Peygamber (s.a.a), "Senin zenginliğinden bir şeyin ona ulaşmasından mı korktun?" Zengin adam, "Hayır!" dedi. Peygamber (s.a.a), "Onun elbisesinin senin elbiseni kirletmesinden mi korktun?" Zengin adam, "Hayır, ya Resûlallah!" Peygamber (s.a.a), "Öyleyse neden çekilerek kendini ondan uzaklaştırdın." Zengin adam, "Benim, beni aldatan, gerçekleri görmeme mani olan, her çirkin işi güzel, her güzeli de çirkin gösteren (şeytan veya nefs-i emmare isminde) bir arkadaşım var. Yaptığım bu kötü amel de, onun aldatmalarından biridir. Ben yanıldığımı itiraf ediyorum. Bu çirkin tavrımı telafi etmek için sermayemin yarısını karşılıksız olarak bu Müslüman fakire vermeğe hazırım." Peygamber (s.a.a) fakir adama dönerek, "Bu bağışı kabul ediyor musun?" buyurdular. Fakir adam, "Hayır, ya Resûlallah!" dedi. Zengin adam, "Neden?" dedi. Fakir dedi ki: "Çünkü senin gibi kibirli ve bencil olmaktan, amellerimin senin amelin gibi akıl ve mantıktan uzak olmasından korkuyorum."

(Bihar, c.22, s.130; c.72, s.13).