‘Ali’nin kabrine sığınan güvende olur’

Harun Reşid, yaşlı adama, "Ey yaşlı adam! Bu tepe nedir? Bu tepe hususunda bizi aydınlat" dedi. Yaşlı adam, "Bu tepe Hz. Ali'nin kabridir; Allah-u Teâlâ orayı emniyetli harem kılmıştır. Kim oraya sığınırsa, güvende olur. İşte bundan dolayı ceylanlar O Hazretin haremine sığınarak tehlikeden korunmuşlardır" dedi.

<‘Ali’nin kabrine sığınan güvende olur’

Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s)'ın şahadetinden sonra O Hazretin evlatları geceleyin gizlice İmam (a.s)'ın cenazesini yüksek bir yerde toprağa gömdüler. Bu olayın üzerinden yıllar geçti. İmam (a.s)'ın evlat ve yakınlarından başka kimse O'nun kabrinin nerde olduğunu bilmiyordu. Nihayet Harun Reşid'in hilafeti döneminde bir olay İmam (a.s)'ın kabrinin bulunmasına sebep oldu.

Abdullah b. Hazim kabrin bulunması hakkında şöyle diyor: Bir gün Harun Reşid'le birlikte av avlamak için Kûfe'den dışarı çıktık. Ğariyyeyn (Necef) bölgesine ulaştık. O bölgede birçok ceylanlar gördük, derken tazı ve av köpeklerini onları yakalamak için salıverdik. Ceylanlar kaçarak o bölgede bulunan yüksek bir tepenin üzerine çıkıp orada durdular. Tazı ve av köpekleri tepenin üzerine çıkmayıp geri döndüler. Köpekler geri dönünce ceylanlar tepeden aşağı indiler. Yine tazı ve av köpekleri onları takip etmeye başladılar. Ceylanlar da tekrar o tepeye sığındılar. Tazı ve av köpekleri yine geri döndüler. Bu olay üç kez tekrarlandı.

Ceylanların tepeye sığınmaları, tazı ve av köpeklerinin ise oraya çıkmaya cesaret edememeleri Harun'u oldukça şaşırttı.

Bu olay üzerine Harun şöyle dedi: "Kûfe'ye gidin, en yaşlı olan kimseyi bularak benim yanıma getirin." Harun'un görevlendirdiği kişiler, Esed kabilesinden yaşlı bir adamı bularak Harun Reşid'in yanına getirdiler.

Harun o yaşlı adamı görünce, "Ey yaşlı adam! Bu tepe nedir? Bu tepe hususunda bizi aydınlat!" dedi.

Yaşlı adam, "Babam babalarından şöyle nakletti: Bu tepe Hz. Ali'nin kabridir; Allah-u Teâla orayı emniyetli harem kılmıştır. Kim oraya sığınırsa, güvende olur. İşte bundan dolayı ceylanlar O Hazretin haremine sığınarak tehlikeden korunmuşlardır" diye anlattı.

Harun Reşid bu sözleri o yaşlı adamdan duyunca atından aşağı indi, abdest almak için su istedi, abdest aldıktan sonra o tepenin kenarında (iki rekat) namaz kıldı ve yüzünü toprağa koyarak ağlayıp dua etti. Daha sonra Hz. Ali (a.s)'ın kabrinin üzerinde dört kapılı bir kubbe yapmalarını emretti.

İşte böylece Hz. Ali (a.s)'ın kabri takriben yüz otuz yıldan sonra aşikar oldu. (Bihar, c.100, s.252.) Hz. Ali (a.s)'ın şahadeti hicri 40'da vuku bulmuştur, Harun Reşid ise hicri 170'de hilafete yetişmiştir; binaenaleyh Hz. Ali (a.s)'ın kabri takriben 130 yıl saklı kalmıştır).