‘Aklı ve aklın askerlerini tanıyın’

İmam Ca'fer (a.s.) buyurdu ki: "Aklı ve askerlerini, cehaleti ve ordusunu tanıyın ki, doğru yolu bulasınız. Aklın askerlerinin tümü, ancak bir nebide veya nebinin vasisinde ya da Allah'ın, kalbini sınayarak kötülüklerden arındırdığı bir mü'minde toplanabilir"

<‘Aklı ve aklın askerlerini tanıyın’

Sema'e b. Mihran şöyle rivayet etmiştir:

Bir gün Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık) aleyhisselâm'ın yanındaydım. Yanında dostlarından bir grup insan da bulunuyordu. Söz dönüp dolaşıp akıl ve cehalet konusuna geldi. Ebu Abdullah buyurdu ki:

"Aklı ve ordusunu, cehaleti ve ordusunu tanıyın ki, doğru yolu bulaşınız. Allah Azze ve Celle aklı yarattı. Akıl, arşın sağ yanından, O'nun nurundan yaratılan ilk ruhani (soyut) varlıktır. Allah ona, 'Geri dön' dedi, akıl geri döndü. Sonra ona, 'Beri gel' dedi, akıl beri geldi. Allah Tebareke ve Teâlâ şöyle dedi: 'Seni büyük bir yaratılışla yarattım ve seni bütün yarattıklarımdan üstün tuttum.' Sonra Allah, cehaleti tuzlu ve karanlık bir denizden yarattı. Ona, 'Geri dön' dedi, cehalet geri döndü. Sonra, 'Beri gel' dedi, cehalet beri gelmedi. Bunun üzerine Allah ona, 'Büyüklendin' dedi ve onu lanetledi. Sonra akla yetmiş beş asker bahşetti. Cehalet, Allah'ın akla verdiği değeri, ona bahşettiği askerleri görünce içinden akla karşı düşmanlık duygusu beslemeye başladı ve şöyle dedi: 'Ey Rabbim! Bu da benim gibi bir varlıktır. Sen onu yarattın, ona ikramda bulundun, onu güçlendirdin. Bense onun karşıtıyım. Fakat benim ona karşı koyacak gücüm yoktur. Ona verdiğin gibi bana da askerler ver.' Allah buyurdu ki: 'Evet ama bundan sonra da emrime karşı gelirsen, seni ve askerlerini rahmetimden uzaklaştırırım.' Cehalet, 'Kabul ediyorum' dedi. Bunun üzerine Allah, ona yetmiş beş asker verdi. Akla verilen yetmiş beş asker şunlardır:

1- Hayır; aklın veziridir. Onun karşıtı, cehaletin veziri şerdir.

2- İman/Küfür.

3- Tasdik/İnkâr.

4- Umut/Umutsuzluk.

5- Adalet/Haksızlık.

6- Hoşnutluk/Hırçınlık.

7- Şükür/Nankör.

8- İyimserlik/Karamsarlık.

9- Tevekkül/Hırs.

10- Şefkat/Yüreklilik.

11- Merhamet/Gazap.

12- Bilgi/Bilgisizlik.

13- Anlayışlılık/Ahmaklık.

14- İffetlilik, şereflilik/Şerefsizlik, rezillik.

15- Zühd/Dünyaperestlik.

16- Yumuşaklık/sertlik.

17- Utangaçlık/Utanmazlık.

18- Alçak gönüllülük/Kibirlilik.

19- Teenni/Acelecilik.

20- Ağırbaşlılık/Hafiflik, beyinsizlik.

21- Suskunluk/Boşboğazlık.

22- Uysallık/Dikbaşlılık.

23- Teslimiyet/Kuşku.

24- Sabır/Sabırsızlık.

25- Hoşgörü/İntikam.

26- Zenginlik (kanaatkârlık)/Yoksulluk (açgözlülük).

27- Hatırlama/Gaflet etmek.

28- Ezberleme/Unutma.

29- Özlem/Uzaklaşma.

30- Kanaat/İhtiras.

31- Yardımlaşma/Esirgeme.

32- Dostluk/Düşmanlık.

33- Vefa/Vefasızlık.

34- İtaat/İsyankârlık.

35- Boyun eğme/Ululanma.

36- Selâmet/Bela.

37- Sevgi/Buğz.

38- Doğruluk/Yalan.

39- Hak/Bâtıl.

40- Güvenilirlik/İhanet.

41- İhlâs/Bulanıklık.

42- İzzet-i nefs/Aptallık. Zekâ/Kalı kafalılık. Marifet/İnkâr.

43- Birbirinin kusurunu örtmek/Birbirine kusur bulmak.

44- Birbirinin gıyabında sağlam olmak/Hileyle aldatmak.

45- Sır saklamak/Sır ifşa etmek.

46- Namaza özen gösterme/Namazı zayi etme.

47- Oruç tutma/Oruçsuzluk.

48- Cihad/Cihaddan kaçma.

49- Hac (Allah ile ahidleşme)/Ahdi bozma.

50- Yanında konuşulanı korumak/Koğuculuk (söz taşımak).

51- Anne-babaya iyilik/Anne- babaya karşı gelme.

52- Doğruluk/Riya.

53- Maruf/Münker.

54- Örtünme/Açılıp saçılma.

55- Sakınma/Yayma, pervasızlık.

56- İnsaf/Tarafgirlik.

57- Hoş geçinmek/Azgınlık, saldırganlık.

58- Temizlik/Kirlilik. Hayâ/Utanmazlık.

60- İtidal/Haddi aşma, aşırılık.

61- Rahat/Meşakkat.

62- Kolaylık/Zorluk.

63- Bereket/Tükeniş. Sağlık/Belâ.

64- Dengeli olmak/Durmadan çoğaltma yarışı.

65- Hikmet/Hevâ ve heves.

66- Ağırbaşlılık, vakar/Hafiflik.

67- Mutluluk/Bedbahtlık.

68- Tevbe/Günahta ısrar.

69- Af dileme/Mağrur olma.

70- Dikkat ve muhafaza/Ihmal ve hafife alma.

71- Allah'a yönelip yakarma/Yüz çevirip tenezzül etmeme.

72- Çalışkanlık/Tembellik.

73- Sevinç/Hüzün.

74- Kaynaşma/Ayrılık.

75- Cömertlik/Cimrilik.

Aklın sayılan bu askerlerinin tümü, ancak bir nebide veya nebinin vasisinde ya da Allah'ın, kalbini sınayarak kötülüklerden arındırdığı bir mü'minde toplanabilir. Fakat biz Ehl-i Beyt'in, diğer dostlarına gelince onlardan hiç kimse yoktur ki, bu askerlerin bir kısmına sahip olmasın ve gitgide tekâmüle doğru yol almasın, cehaletin askerlerinden peyderpey arınmasın. Bu süreç tamamlandıktan sonra nebiler ve vasilerle birlikte en yüksek dereceye ulaşır. Bu dereceye ulaşmak için her şeyden önce aklı ve askerlerini bilmek, tanımak; cehaletten ve askerlerinden de uzak durmak gerekir. Allah, bizi ve sizi itaatine ve hoşnutluğuna ulaşmada başarılı kılsın."