Devam eden
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan (hâkimler, insan)lar, adaletle şahidlik eden (kimse)ler olun. Bir kavme olan kininiz, sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin. Adalet yapın ki o, takvaya çok yakın olandır.” (Maide 8)
25-03-2022“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutanlardan ve Allah için şahidlik edenlerden olun. İsterse kendinizin veya ana ve babalarınızın veya yakın hısımlarınızın aleyhinde olsun. Zengin veya fakir bulunsun. Çünkü, Allah ikisine de yakındır. Artık siz, dönerek hevânıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz, şüphesiz ki ne yaparsanız Allah hakkıyla bilendir.” (Nîsâ, 135) İbn-i Mace, Ebu Sa’d’den şöyle rivayet etmiştir: Bir Arabî bir gün, Resulûllah’tan borcunu istemeye geldi. Çok şiddetli ve sert davranıyordu, “Ya ödeyeceksin veya ben Seni bırakmam” diyordu. Ashab onu azarlayıp, “Yazıklar olsun sana! Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?” dediler. Arabî, “Hakkımı istiyorum” dedi. O zaman Peygamberimiz (s.a.v.) ashabına, “Siz hak sahibiyle beraber değil misiniz?” buyurdular. Sonra Havle bint-i Kays’a birini göndererek, “Şayet yanında hurma varsa ödünç versin, borcumuzu ödeyelim, sonra ona öderiz” diye haber gönderdi. Havle, “Annem babam Sana feda olsun ya Resulallah! Veririm” dedi. O da, borçlandı ve Arabî’ye borcunu ödedi ve ona yemek yedirdi. Arabî, “Sen bana verdin, Allah da sana versin” dedi.
Resulûllah’ın ashabı da, aynen Resulûllah’tan gördüğü gibi adalete riayet etmişlerdir.
Beyhakî’nin Amr İbnu’l-As’ın oğlu Abdullah’tan rivayet ettiğine göre; Ebubekir bir Cuma günü hutbe okudu ve dedi ki: “Sabahleyin sadaka develerini hazırlayın. Taksimi yapacağız. Bizim iznimiz olmadan da, kimse yanımıza girmesin.” Bu sebeple bir kadın kocasına, “Şu yuları al git, belki Allah, bize bir deve verir” dedi. Adam geldiğinde, Ebubekir’le Ömer’in, develerin yanına girdiklerini gördü. Hemen peşlerine takılıp yanlarına gitti. Ebubekir, bir ara geri dönünce adamı gördü, “Neden geldin?” diye azarladı ve elinden yuları alıp adama vurdu. Develerin taksimi işini bitirdikten sonra aynı adamı çağırdı. Yuları adama verdi ve, “Benim sana vurduğum gibi sen de bana vur” dedi. Hz. Ömer, “Senin vurduğun gibi o da sana vurmaz. Bunu bir gelenek yapma” dedi. Ebubekir, “Kıyamet gününde beni bundan kim kurtarır?” deyince, Ömer, “Onu razı et” dedi.
Hz. Ebubekir, oğluna; ona yüküyle birlikte bir deve, bir parça kadife ve içinde 5 dinar bulunan bir kese götürmesini emretti. Böylece onun rızasını aldı. İbn-i Asâkîr, Sa’d b. Mansur ve Beyhakî, Şa’bi’den şu hadis-i şerifi rivayet etmişlerdir:
Hz. Ömer (r.a.) ile Ubey b. Ka’b (r.a.) arasında bir mesele vardı. Hz. Ömer (r.a.) Ka’b’a, “Aramızda birini hakem tayin et” dedi.
Zeyd b. Sabit’i hakem tayin ettiler. Beraberce Zeyd’in yanına girince, Zeyd, üzerinde oturduğu minderden Ömer’e yer gösterdi:
“Şuraya otur ya Emire’l-Mü’minîn” dedi.
Ömer (r.a.), “İşte bu, hükmünde görülen ilk zulmündür. Fakat ben hasmımla yan yana oturacağım” dedi ve yan yana oturdular. Ubey b. Ka’b iddia ediyordu. Hz. Ömer’se meseleyi inkâr ediyordu. Zeyd (r.a.), Ubey’e (r.a.) dönerek, “Mü’minlerin Emirine yemin ettirmekten vazgeç. Ondan başkası için asla böyle bir istekte bulunmam” dedi. Ömer (r.a.) yemin etti. Sonra, “Yemin olsun ki; Zeyd, Ömer’le Müslümanlardan herhangi bir davacı, huzurunda eşit olmadıkça kadılık göremez” dedi.
Hz. Ömer, hac mevsiminde bütün valilerin toplanmalarını emretmişti. Toplandıkları zaman şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Ben, valilerimi size, mallarınızı almaları için göndermiyorum. Ben, onları aranıza olaylara engel olmaları, ganimetlerinizi taksim etmeleri için gönderiyorum. Kime zulüm yapılmışsa kalksın” dedi.
Kimse kalkmadı. Sadece birisi ayağa kalktı ve, “Ey Mü’minlerin Emiri! Falan valin bana yüz kamçı vurdu” dedi.
Prof.Dr. Haydar BAŞ Rahmetenli'l-alemin cilt 2 Kitabı sayfa : 521 /528
Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir
Devam edecek