ABDESTİN TANIMI VE HÜKMÜ.....

   Abdest belli organları usulüne göre yıkamaktan ve meshetmekten ibaret bir temizliktir, bir ibadet ve taattir.

<ABDESTİN TANIMI VE HÜKMÜ.....

- Abdest kelimesinin Arapça’daki karşılığı “vudû” masdarıyla ifade olunur. Ki bu masdar, lügat açısından güzellik ve temizlik anlamına gelir. Abdeste, güzel oluşundan ve temizliğe yardımcı olmasından dolayı “vudû” adı verilmiştir.

- Buluğ çağına ermiş, aklı olan ve suyu kullanmaya gücü yeten her Müslümana, gerektiği zaman abdest almak farzdır. İmam Ali (k. veche), oğlu Hz. Hasan’a (r.a.) şöyle tavsiye etti:

“Ey oğlum! Sana Allah’tan korkmanı, namazı vaktinde kılmanı, zekâtı emredildiği yerlere vermeni, abdesti güzel almanı tavsiye ederim. Çünkü temizlenmeden namaz kılınmaz.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hasan, s.177; İbn-i Kesir, et-Tarih, c. 3, s. 170.) Abdü’l-Melik b. Umeyr’den rivayet edildiğine göre, dedi ki, Zu’l-Kilâ’dan Şebîb Ebû Revâh’ı şöyle derken işittim: O, Hz. Peygamber (s.a.a.) ile namaz kılmış. Allah Resûlü (s.a.a.), Rûm sûresini okumuş ve tereddüt geçirmiş (tekrarlamış), namaz bitince ise Hz. Peygamber şöyle buyurmuş: “Kur’ân okurken zihnim karıştı. Bazı kimseler abdesti güzel almadan bizimle namaz kılıyorlar. Kim bizimle namazda bulunursa abdestini güzel alsın!” (Ahmed b. Hanbel, bu hadisi Şerîk, Şu’be ve Zâide kanalları ile Abdülmelik b. Umeyr’den tahrîc etmiştir. Müsned III, 471. Abdülmelik ve ondan rivâyette bulunanlar Sahîh ricâlindendirler. Nesâî, bu hadisi an Ebî Revh an raculin şeklinde tahrîc etmiştir. et-Tergîb, I, 171.)

- Abdest Almanın Farz Olduğu Durumlar:

- Namaz kılmak, tilâvet secdesi yapmak veya Kur’an-ı Kerim’i elleriyle tutmak için abdest almak farzdır. Bunları abdestsiz yapmak haramdır.

- Abdestsiz Yapılamayan İşler:

1- Namaz kılmak:

Abdestsiz bir kimse namaz kılamaz. Abdestin farz olmasındaki asıl delil, Cenab-ı Hakk’ın Maide sûresi 6. âyet-i kerimesindeki emridir. Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: “Ey mü’minler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayınız ve başlarınıza meshediniz ve

ayaklarınızı iki topuğa kadar yıkayınız ve eğer cünüb iseniz gusledip tamamen yıkanınız…” (Mâide: 5/6.) Bir de Peygamber Efendimiz (s.a.a.)’in şu hadis-i şerifidir: İbn Ömer’den (r.a.) merfu olarak nakledildiğine göre Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Yüce Allah, abdestsiz namazı kabul

etmez.” (Müslim, ve daha uzun metinle Tirmizî) İmam Rıza, “Neden (namaza) abdestle başlanması emredilmiştir?” sorusuna şöyle cevap vermiştir: “Kul, Cebbar olan Allah’ın huzuruna çıktığı zaman temiz, münacâtında, yakarmasında, emrettiğine itaatte, bütün pislik ve necasetten arınması içindir. Bunlara ilave olarak, Allah’ın huzuruna giderken uyuşukluğun gitmesi, uyuklamaması ve kalbin temizlenmesi içindir.” (Muğniye, Fıkh’ul-İmam Ca’fer, c.1, s. 55; Şeyh Saduk, İmam Rıza’dan Hadis Pınarı, s.476.)

2- Tilavet secdesi yapmak:

Abdestsiz tilavet secdesi yapılmaz. Namazda aranan şartlar, tilavet secdesi için de aranır.

3- Kur’an-ı Kerim’e abdestsiz el sürülmez. Fakat ayrı bir kap veya kılıf ile tutulabilir.

(Şafiî mezhebine göre ayrı bir kap veya kılıf ile de tutulmaz). Abdestsiz olan kimse, Kur’an-ı Kerim’e dokunamadığı gibi, Kur’anın tam bir âyetinin veya bir kısmının yazılı bulunduğu bir levhaya da el süremez. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ona tertemiz (abdestli) olanlardan başkası dokunamaz.” (Vakıa: 56/79) Bu âyet sebebiyle, fıkıhta, cünüb iken Kur’an okunamayacağı ve

abdesti olmayanın Mushaf’a dokunamayacağı beyan olunmuştur. Fakat abdesti olmayan kimse, ezberinden Kur’an okuyabilir İmam Ali (k.veche) şöyle buyurdu: “Allah Resûlü (s.a.a.), helâdan çıkar, bize Kur’ân okur ve bizimle et yerdi. Cünüplüğün dışında, hiçbir şey O’nu (s.a.a.), Kur’ân’dan

alıkoymazdı.” (Ahmed, c. I, 83, 84, 107, 124, 134; Ebû Dâvud, 229; Tirmizî, 146; Nesâî; Tahâret 171, I/144; İbn Mâce, 594; Ebû Ya’lâ, 287, 348, 406-8, 524, 579, 623; İbnu’l-Cârûd s. 52; İbn Huzeyme, 208; Tahâvî, I, 87; İbn Hibbân, Mevârid, 192-193; Dârekutnî, I/119; el-Hâkim I/152, 107; Beyhakî I / 88)

4- Kâbe’yi tavaf etmek:

Kâbe’yi abdestli olarak tavaf etmek vacibtir. Abdestsiz olarak Kâbe’yi tavaf edenin tavafı sahih olur. Ama bununla birlikte bir haram işlemiş olur. Zira tavaf için hadesten temizlik vacibdir. Vacibi terk eden ise günahkâr olur.

- Hanefîlerde abdest, tavafın sıhhat şartı değildir. Şafiî mezhebine

göre ise şarttır. - Abdest Almanın Vacib Olduğu Durumlar:

Kâbe’yi tavaf etmek için abdest almak vacibdir. Peygamber

Efendimizin (s.a.a.) beyan buyurduğu üzere tavaf da namaz gibidir. İbn Abbâs’tan (r.a.) merfu olarak rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Beytullah’ın etrafında tavaf etmek

namaz gibidir. Dikkat edin, tavaf esnasında konuşuyorsunuz; kim konuşursa, sadece hayır konuşsun.” (Kuteybe an Cerîr an Atâ b. es-Saîb an Tâvus an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.)

- Tefsîr kitablarına el sürmek için abdest almak da, Kur’an’a hürmeten vâcibdir.

- Abdest Almanın Müstehab Olduğu Durumlar:

Sırf temiz bir hal üzere bulunmak, ezbere Kur’an okumak, ezan okumak, kamet getirmek, din ilimlerini okuyup okutmak, din kitaplarını tutmak, cenazeyi yıkamak ve ardından yürümek veya öfkeyi

sindirip yok etmek için, uyumadan önce, uykudan kalktığı vakit ve herhangi bir hata arkasından abdest almak, müstehabdır. Bu mevzuda, hadis kaynaklarında birçok rivâyet mevcuttur. Bu

hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır: “Abdest üzerine abdest almak nur üzerine nurdur.” (el-Vesail, c.1, s. 140.)  İbn Ömer’den merfu olarak rivayetle Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Kim abdest üzerine abdest alırsa, Allah ona, buna karşılık on sevap yazar.” (Ebû Dâvud, 62; Tirmizî, 59; Abdurrahman b. Ziyâd el-İfrîkî an Ebî Gutayf an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.) İmam Ca’fer (a.s.) ise şöyle buyurmuştur: “Kim abdesti bozulmadığı halde abdest yenilerse, Yüce Allah, o istiğfar dilemeden onun tevbesini yeniler.” (el-Vesail, c.1, s. 264.) Ebû Ümâme’den (r.a.) merfu rivayetle Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Kim yatağına abdestli olarak yatıp uyku basıncaya dek Allah’ı zikrederse, gecenin herhangi bir saatinde kalkıp Allah’tan gerek dünyasına ve gerekse âhiretine dair ne isterse, Yüce Allah mutlaka ona istediğini verir.” (Tirmizî, 3526; Hasan b. Arafe an İsmail b. Ayyâş an Abdillah b. Abdirrahman b. Ebi Hüseyn

an Şehr b. Havşeb an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.) Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu:

“Biriniz uyuduğu zaman şeytan, başının ense kısmına üç düğüm atar. Her düğüme de, ‘Üzerine uzun bir gece olsun (uyu!)’ der. Uyanıp da Allah’ın adını andığı zaman, düğümlerin biri çözülür, abdest

aldığında ikincisi çözülür, namaz kıldığında ise düğümlerin hepsi çözülür. Böylece sabahleyin dinç ve neşeli olarak kalkar. Aksi halde (yani bunları yapmazsa) tembel ve morali bozuk olarak kalkar.” (Mâlik, Salâtu’l-Leyl, No. 95, s. 176; Buhârî, Teheccüd 12, II, 46; Ebû Dâvud, No. 1306; İbn Hibbân, No. 2544; Beyhakî, II, 501; Mâlik, an Ebî’z-Zinâd ani’l-A’rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.)  Ebû Vâil’den (r.a.) şöyle nakledilir: Urve b. Muhammed es-Sa’dî’nin yanına girdik. Bir adam konuşurken onu kızdırdı. Bunun üzerine (Urve) kalktı hemen abdest

aldı. Sonra şöyle dedi: “Babam bana, dedemden, o da Atiyye’den nakletti: (Atiyye) dedi ki: Peygamber (s.a.a.) bana şöyle dedi: Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateşi söndüren de sudur.

Onun için sizden biri öfkelendiği zaman hemen kalkıp abdest alsın!” (Ebû Dâvud, 4784; İbrahim b. Hâlid an Ebî Vâil el-Kâss asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.) Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz, namaz kıldığı yerden abdestini bozmaksızın ayrılmadığı sürece, melekler onun için, ‘Allah’ım! Onu bağışla, ona merhamet et’ diye dua ederler.” (Nevevi, Riyazü’s-Salihin, Buhari’den.)

Hz. Ali (k.veche) diyor ki: “Namaz içinde ayakta iken okunan Kur’an’ın her harfine karşılık yüz sevap; otururken okunanın her harfine karşılık elli sevap; namaz dışında abdestli olarak okunana

yirmi beş sevap; abdestsiz olarak okunana da on sevap verilir.” (Nevevi, Riyazü’s-Salihin.)

- Abdest Almanın Şart Olmadığı Durumlar:

- Her zaman abdestli olmak müstehab görülmüştür. Ancak her an abdestli olma zorunluluğu yoktur. Mü’minlerin annesi Hz. Âişe’den (r.anha) şöyle rivayet edildi:

“Allah Resûlü (s.a.a.) idrarını yaptı. Ömer arkasında bir su testisi ile durdu. ‘Bu nedir ey Ömer?’ diye sorunca; ‘Abdest alman için su’ dedi. ‘Her küçük abdest bozduğumda abdest almakla emrolunmadım;

eğer bunu yaparsam, sünnet olur’ buyurdu.” (Ebû Dâvud, No. 42; İbn Mâce, No. 327; Beyhakî, I/ 113; Abdullah b. Yahyâ et-Tev’em an İbn Ebî Muleyke an Ümmihî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.) İbn Abbâs’tan (r.a.) rivayet edildi: “Hz. Peygamber (s.a.a.) helâdan çıkmıştı. Yemek getirilip şöyle denildi: ‘Sana abdest suyu getirelim mi?’ Bunun üzerine, ‘Ben sadece namaz kılacağım zaman abdest almakla emrolundum’ buyurdu.” (Müslim, Hayz, No. 118-121, s. 282-3; Ebû Dâvud, No. 3760; Tirmizî, No. 1848; Nesâî, Tahâret 101, I, 85; Saîd b. el-Huveyris an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.) Hz. Âişe’den (r.anha) rivayet edildi: “Hz. Peygamber (s.a.a.), boy abdesti aldıktan sonra abdest almazdı.” (Tayâlisi, Müsned, No. 1390; Ahmed, Müsned, VI/68, 119, 154, 192, 253, 258; Ebû Dâvud, No. 250; Tirmizî, No. 107; Nesâî, Gusl 24, I, 209; VIII, 209; İbn Mâce, No. 579; Ebû Ya’lâ, Şehit Ali 207 B, 220a; el-Hâkim, I, 153; Beyhakî, I, 179; Ebû İshâk ani’l-Esved an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.)

 

  Prof. Dr. Haydar Baş,  “Büyük İslam İlmihali”  kitabı sayfa 41/ 49

  Hazırlayan: Gökhan Demir