PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 1.....

   Prof. Dr. Haydar Baş, "Büyük İslam İlmihali" eserinde ‘Peygamber Efendimizinü Ehl-i Beyt’in, İmamların, Salihlerin Namazı’ hakkında şu bilgileri veriyor: Resûlullah’ın ahlâkı için Hz. Ayşe validemiz: “Onun ahlâkı, Kur’an ahlâkıdır” (414 Müslim, Sahih-i Müslim, Müfsâfirûn,139) buyuruyor.

  PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 1.....
Mimar Gökhan Demir

  PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 1.....

  Peygamber Efendimiz (s.a.a.), nümune-i Kur’an’dır. Allah’ın Sevgilisinin sünneti canlı Kur’an’dır. Sünnet, Kur’an’ın kapısı değil, sünnet Kur’an’ın kendisidir.  Allah buyuruyor ki: “Namaz kılın.” Sahabe soruyor: “Namaz nasıl kılınacak?” Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyuruyor: “Namazınızı, Benden nasıl görüyorsanız, öyle kılınız.” (Buhari, Ezan, 18, I /155, Edeb, 27; Ebû Dâvûd, Salât, 42; Ahmed b. Hanbel, Musned, 5/53;Nasbu’r-Râye, II, 164-166; İrvâu’l-Ğalîl, Hn. 213.) Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de Resûlüne buyurdu: “De ki: Şüphesiz Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En'am: 6/162.)

  İbn Abbâs (r.a.)’dan: Cinler, Allah Resûlü (s.a.a.)’in namaz kıldığını, ashâbının da O’nun namazına uyduklarını ve O’nun secdesiyle secde ettiklerini gördükleri zaman ashâbının can-ı gönülden O’na bağlandıklarına ve itaatlerine şaştılar da kavimlerine varıp şöyle dediler: “Allah’ın kulu Muhammed O’na yalvarmak ve namaz kılmak için kalkınca, çevresindekiler neredeyse üst üste yığılıyorlarmış gibi birbirlerine giriyorlardı.” (Buhârî, tefsîr Cin 1, VI, 73; Ezân 105, I, 187- 8; Müslim, Salât 149, s. 331- 2; Tirmizî 3323; Ebû Avâne an Ebî Bişr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.)

  Ali b. Muhammed en-Nevfelî rivâyet eder: Ebu’l-Hasan’ın (İmam Rıza aleyhisselâm) yanında güzel sesle Kur’an okumaktan söz ettim. Buyurdu ki: “Ali b. Hüseyin (Zeynelâbidin aleyhisselâm) Kur’an okuduğu zaman oradan geçen birisi sesinin güzelliğinden kendinden geçerdi. Eğer İmam sesini biraz yüksek çıkarsaydı güzelliğine insanlar tahammül edemezlerdi.” Dedim ki: “Resûlullah (s.a.v.) insanlara namaz kıldırırken sesini yükseltmez miydi?” Buyurdu ki: “Resûlullah, arkasında saf tutan insanların kaldırabileceğini onlara yüklerdi.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Rıza, s.705; Usul-i Kâfi, c. 2, s. 984.)

  Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir: “Allah’ın Resûlü, geceleyin ayakları şişinceye kadar ibâdet ederdi. Kendisine, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Geçmişte ve gelecekteki günahların bağışlanmış olduğu halde niçin bu kadar ibâdet ediyorsun?’ diye sordum. ‘Allah’ıma şükreden bir kul olmayayım mı?’ buyurdu.” (Nevevi, Riyazü’s-Salihin, Buhari ve Müslim’den)

   Âişe (r.anha)’dan: Peygamber (s.a.a.), üzerinde çizgiler bulunan (yün veya ibrişimden dokunmuş) hamîsa (adı verilen) bir kumaş içinde namaz kıldı. Çizgilerine gözü ilişti. Namazı bitirince, şöyle dedi: “Bu hamîsayı Ebû Cehm’e götürün; bana Ebû Cehm’in encâbiyesini (nakışsız sade giysisini) getirin! Çünkü bu az önce Beni namazımdan alıkoydu (huzur içinde namaz kılamadım).” (Buhârî, Salât 14, I, 98-9; Ezân 93/2, I, 183; Libâs  19/2, VII, 41; Müslim, Mesâcid 61-62, s. 391; Ebû Dâvud, No. 914, 4052; Nesâî, kıble 20, II, 72; İbn Mâce, No. 3550; ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.) 

  Abdullah b. Sercis (r.a.)’dan: Peygamber (s.a.a.) üzerinde alaca yün kaftanı olduğu halde bir gün namaz kıldı. Ashabından bir adama buyurdu ki: “Bana alaca yün kaftanını ver! Benim kaftanımı al!” “Senin kaftanın benimkinden daha yeni, ey Allah Resûlü” deyince, “Evet amma onda kırmızı bir iplik var; ona bakıp namazımda fitneye kapılmaktan korkuyorum” buyurdu. (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’de. Heysemî’ye göre ricâli sahîh ricâlindendir. Mecma’ II, 51.)

  Buhari ile Müslim şöyle rivâyet etmektedirler: Peygamber buyurdu ki: “Uzatmak gayesiyle namaza geçiyorum. Fakat çocuğun ağladığını duyunca namazı aceleye getiriyorum. Çünkü, çocuğun annesinin şefkatini biliyorum.” (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten li’l-Âlemin Hz. Muhammed (s.a.a.), c.2.)

  Abdullah b. Şeddâd, babasından: “Peygamber (s.a.a.), yatsı namazlarının birinde, sırtında Hasan ya da Hüseyin’le çıktı. Allah Resûlü (s.a.a.) öne geçti, onu yere bırakıp namaz için tekbir aldı. Namaz arasında uzunca bir secde yaptı. Merak edip başımı kaldırınca Peygamber (s.a.a.)’in sırtında, kendisi secdedeyken bir çocuk gördüm. Tekrar secdeme döndüm. Namaz bitince, cemaat Peygamber (s.a.a.)’e sordu: ‘Ey Allah Resûlü! Namaz arasındaki secdeyi bayağı uzattın, sana bir şey olduğunu ya da vahiy geldiğini sandık.’ ‘İkisi de olmadı. Oğlum (torunum) geldi sırtıma bindi, kendisi ininceye dek sırtımdan aşağı indirmek istemedim’ diye cevap verdi.” (Nesâî, tatbîk 82, II, 229-30; Abdurrahman b. Muh. b. Sellâm an Yezîd b. Hârûn an Cerîr an Muh. b. e. Yâ’kûb an Abdillah b. Şeddâd an Ebîhî senedi ile tahrîc etti.)