İSLÂM’IN İLK DÖNEMLERİNDEKİ İTİRAZLAR I.....

     Prof.Dr. Haydar BAŞ hocamızın ‘Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerim’in Cevabı’ eserinde ‘İslam’ın ilk dönemindeki itirazlar’ hakkında şu bilgilere yer vermektedir:  1- İnkârcıların İslâm'a İtirazları: Küfrün İslâm'a tepkisi onun doğasından kaynaklanmaktadır. İnkârcılar İslâm karşısında küfrün tabiatından gelen bir tepki içerisinde olmuşlardır.

  İSLÂM’IN İLK DÖNEMLERİNDEKİ İTİRAZLAR I.....
Mimar Gökhan Demir

  İSLÂM’IN İLK DÖNEMLERİNDEKİ İTİRAZLAR I.....

  Küfür, İslâm tezi karşısındaki en şiddetli antitezdir. Küfür psikolojisinin derinliklerine inildiği zaman görülecektir ki; küfredenlerin hiçbir makul delilleri olmadığı gibi hakikat namına hiçbir sermayeleri de yoktur. Küfrün İslâm karşısındaki tavrı hissidir, nefsi ve şeytanidir. Bu tavır tetkik edilirse görülecektir ki; küfrün kökeninde iki temel hastalık mevcuttur ki bunlar: Kibir ve hasettir. Bu iki hastalık ise kin ve düşmanlığa yol açmakta, böylece hem ferdî planda hem de sosyal planda kavga ve mücadelelere sebep olmaktadır.

Aşağıda âyet-i kerimelerde sunulan deliller küfre ve itirazlara sebep olan, nifak, kibir ve haset gibi kalbi hastalıkları anlatmaktadır:

"Yeryüzünde haksızlıkla kibirlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım...." (Araf: 146)

"... Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini mühürler." (Mü'min: 35)

"Peygamberler fetih istediler. (Allah da verdi) Hakka karşı alabildiğine inat eden her zorba ise hüsrana uğradı.” (İbrahim: 15)

" .... O büyüklük taslayanları asla sevmez." (Nahl: 23)

"... And olsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler, azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.” (Furkan: 21)

".... Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü'min: 60)

Şu deliller de ehl-i küfrün hasedini vurgular:

"Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna da sevinirler..." (Âl-i İmran: 120)

"Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre düşürmek isterler...” (Bakara: 109)

"Onlar kendileri inkâr ettikleri gibi, keşke siz de inkâr etseniz de eşit olsanız isterler.” (Nisa: 89)

Sevgili Peygamberimiz (sav): "Mümin gıpta, münafık ise hased eder" buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir. (Elmalı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili c. X, s. 172)

Ehl-i küfür hakikati bilmekle beraber hasetlerine mağlup olarak İslâm'a itiraza kalkışır:

"Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak birbirini çekememezlikten oldu..." (Şura: 14)

"İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde ayrılığa düştüler.” (Bakara: 213)

"(Yahûdiler peygamberlerle alay ederek) 'Kalplerimiz perdelidir' dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar. Daha önce kâfırlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerin- deki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler, karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır." (Bakara: 88-89)

"Bu yüzden dediler ki: kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız?" (Mü'minûn: 47)

Bu delillerle görüyoruz ki; inanmayanların İslâm'a itirazlarının zemininde, kibir, gurur, hased, hırs vs. gibi kalbî ve nefsî hastalıklar vardır.

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz risaletini tebliğe başlayınca karşısına başlıca dört önemli inkâra ve itirazcı grup çıktı Bunlar: Müşrikler, Yahûdiler,

                                    İSLÂM'IN İLK DÖNEMLERİNDEKİ İTİRAZLAR I

    Prof.Dr. Haydar BAŞ hocamızın ‘Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerim’in Cevabı’ eserinde ‘İslam’ın ilk dönemindeki itirazlar’ hakkında şu bilgilere yer vermektedir:  1- İnkârcıların İslâm'a İtirazları:

Küfrün İslâm'a tepkisi onun doğasından kaynaklanmaktadır. İnkârcılar İslâm karşısında küfrün tabiatından gelen bir tepki içerisinde olmuşlardır.

  Küfür, İslâm tezi karşısındaki en şiddetli antitezdir. Küfür psikolojisinin derinliklerine inildiği zaman görülecektir ki; küfredenlerin hiçbir makul delilleri olmadığı gibi hakikat namına hiçbir sermayeleri de yoktur. Küfrün İslâm karşısındaki tavrı hissidir, nefsi ve şeytanidir. Bu tavır tetkik edilirse görülecektir ki; küfrün kökeninde iki temel hastalık mevcuttur ki bunlar: Kibir ve hasettir. Bu iki hastalık ise kin ve düşmanlığa yol açmakta, böylece hem ferdî planda hem de sosyal planda kavga ve mücadelelere sebep olmaktadır.

Aşağıda âyet-i kerimelerde sunulan deliller küfre ve itirazlara sebep olan, nifak, kibir ve haset gibi kalbi hastalıkları anlatmaktadır:

"Yeryüzünde haksızlıkla kibirlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım...." (Araf: 146)

"... Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini mühürler." (Mü'min: 35)

"Peygamberler fetih istediler. (Allah da verdi) Hakka karşı alabildiğine inat eden her zorba ise hüsrana uğradı.” (İbrahim: 15)

" .... O büyüklük taslayanları asla sevmez." (Nahl: 23)

"... And olsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler, azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.” (Furkan: 21)

".... Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü'min: 60)

Şu deliller de ehl-i küfrün hasedini vurgular:

"Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna da sevinirler..." (Âl-i İmran: 120)

"Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre düşürmek isterler...” (Bakara: 109)

"Onlar kendileri inkâr ettikleri gibi, keşke siz de inkâr etseniz de eşit olsanız isterler.” (Nisa: 89)

Sevgili Peygamberimiz (sav): "Mümin gıpta, münafık ise hased eder" buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir. (Elmalı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili c. X, s. 172)

Ehl-i küfür hakikati bilmekle beraber hasetlerine mağlup olarak İslâm'a itiraza kalkışır:

"Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak birbirini çekememezlikten oldu..." (Şura: 14)

"İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde ayrılığa düştüler.” (Bakara: 213)

"(Yahûdiler peygamberlerle alay ederek) 'Kalplerimiz perdelidir' dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar. Daha önce kâfırlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerin- deki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler, karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır." (Bakara: 88-89)

"Bu yüzden dediler ki: kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız?" (Mü'minûn: 47)

Bu delillerle görüyoruz ki; inanmayanların İslâm'a itirazlarının zemininde, kibir, gurur, hased, hırs vs. gibi kalbî ve nefsî hastalıklar vardır.

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz risaletini tebliğe başlayınca karşısına başlıca dört önemli inkâra ve itirazcı grup çıktı Bunlar: Müşrikler, Yahûdiler,

 

Devam edecek