Zikrullah en büyük ibadettir.....

Sahabe-i kiram, mescidde namazın sona erdiğini Hz. Peygamberin (s.a.v.) zikre başlamasından anlardı.

<Zikrullah en büyük ibadettir.....

 

Allah'ı zikir, taatlerin efdalidir. Çünkü zikrin sevabı Allah'ın kulunu zikretmesidir. Nitekim bunun delili, "Siz Beni zikredesiniz ki, Ben de sizi zikredeyim" (Bakara 152) ayetidir.

 

Cenab- Hak, Zariyat suresinin 56. ayetinde "Biz cinleri ve insanları ancak kulluk etsinler diye yaratık" buyuruyor.

 

Yaradılış gayemiz kulluktur. Kulluğun esası ise Allah'ı bilmek ve O'na ibadettir.

 

Masiva anlamındaki dünya, Allah'ı hatırlamaya engeldir. Bu durum kulluğa zarar verir. Kulluk gayesinin unutulması da en büyük gaflettir.

 

Bugün itikadından ve dolayısı ile ibadetinden uzaklaşan insanımız için bu nasihatlerin çok faydası olacağı kanaatindeyiz.

 

Hayat mücadelesi içinde kaybolmuş, Rabbı ile bağı kesilmiş insanımız dileriz bu sayede tekrar kaybettiklerine kavuşacaktır.

 

Toplumda gencinden yaşlısına insanımızın geçim derdi var; kavgalar hiç bitmiyor, beyler hanım ile, evlatlar anne-baba ile hatta kendi ile kavgalı. Huzur yok.

 

Çünkü insanın huzur ve mutluluğu ancak vücudun kontrol mekanizması olan kalbin mutmain olmasına bağlıdır. Kalplerin mutmain olması ise ancak zikirle olur.

 

Kalplerin tezkiyesi yanında zikir aynı zamanda manevi bir temizlenmedir de. Ebedi bir hayata hazırlanıyoruz. Ve kimse günah işlemekten beri değil.

 

İman ehl-i kişi odur ki, bir günah işleyip nefislerine zulmettikleri vakit derhal tevbeye ve zikre sarılır.

 

Hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Nerede bir cemaat toplanır ve Allah'ı zikrederlerse melaikeler onları kuşatır, etraflarında dönerler, ilahi rahmet onları kaplar ve Allah-u Teala kendi katında olanlara onları anlatır." (Müslim, Zikr, b.39; İbn-i Kesir 9, 4981).

 

Zikir ibadetini ve Cenab- Hakk'ın katındaki yerini özetleyen bu hadise mazhar olmak en büyük şereftir.

 

Zikrin öneminin anlatıldığı sohbetler dünya ve ahret adına kişiye kulluğunu hatırlatacağı ve onun doğru istikamete ulaşmasına vesile olacağı için çok yerindedir.

 

Ancak ne aradığını bilen insanının huzuru, mutluluğu olur. Bu ibadete sarılmak hem insanımızı kullukta kemal noktaya taşıyacak ve hem de bireylerin halkın içinde Hak'la olmasının şifrelerini verecektir.

 

Zikir ile Allah'ın anılması, kişiye her an Allah'ın huzurunda olduğu ve hesap vereceği şuurunu kazandırır. Böyle bir hal ise, fertlerin ideolojik saplantılardan uzak bir şekilde Rabbına yönelmesine vesiledir.

 

Bu hal kulluğun gereği olduğu gibi toplum hayatında asayişinde teminidir aslında.

 

Kişinin Rabbı ile buluşmasına vesile olacak ve çoktan beri unutulmuş olan bu büyük ibadetin tekrar teşvik edilmesi fert ve toplum adına büyük bir hizmettir.