‘Sevgi ehlinin namazı ise daha başkadır’

Namaz, halkı kalpten çıkarıp attıktan sonra kılınırsa, Hakk'a vuslat sayılır. O anda cisim ikiye ayrılmaz. O, ya Hak'la birleşir yahut halkla...

<‘Sevgi ehlinin namazı ise daha başkadır’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Varlığını Hak yola harcayan zâtların namazı budur. Diğer kulların namazına gelince, onlar cenneti kalplerinin sağına, cehennemi sollarına alırlar. Sırat köprüsünü önlerinde görür, Hakk'ı da bütün hâllerine vâkıf bilirler.

Sevgi ehlinin namazı ise, daha başkadır. Onlar halk âleminden tamamen ayrılır, Hakk'ın zâtı ile olurlar.

Her şeyin bir belirtisi olur; sonra ona göre iş yapılır. Nefsin açıkça onda bir eziklik sezer, hemen isteğini verirsin.

Allahü Teâlâ Hazretleri şöyle buyurur: "Rabbin ona, kötülüklerini ve iyiliklerini ilham etti." (Şems/8) "Güldüren O'dur, ağlatan O'dur." (Necm/43)

Bu âyetlerin ahkâmı ile amel kolay olmaz. Ancak kalp, şahına vâsıl olunca ilhamını O'ndan almaya başlar. O kez, ilham ve fiil tecellisini görmeye başlarsın, hareketlerin onlara göre olmaya başlar.

Kalbinde sağduyu varsa, tam varlığa ermeden de kalbine gelen şeytanî iğva ile İlâhî duyguları ayırd edebilir, dolayısiyle her şeyin iyi tarafını içinden duyar ve ona göre işler tutarsın.

Allah için bir sohbet arkadaşı taleb ediyorsan, sakin hâlinin avdetini bekle. Gözlerinin uykuya daldığı saati ara. İyi bir abdest al, sonra namaza başla. Yapacağın iç temizliği ile namaz kapısını aç. Namazınla da Rabbin kapısına yanaş. İşte bundan sonra Hak'dan sohbet arkadaşını taleb et.

Yalvar ve şunları söyle: - En iyi sohbet arkadaşı kim?.. Kimdir bana delil olacak?.. Senden bana kim haber verecek?.. Tek olan zamanın ferdi kim?.. Halife kim?.. Vekil kim?..

O'ndan ümit kesme, çünkü O, Kerîm'dir. Ümidini boşa çıkarmaz. Şüphe etme; kalbine ilhamlar yağdırır, sırrına ondan nidalar olur. İstediğin yönü açar. Kapılar bir bir açılır. Yollar ışıklanır.

Her kim ciddî olur, arar ve çalışırsa arzu ettiğini bulur. Hak Teâlâ, bir Âyet-i Kerimede şöyle ferman buyurur: "O kimseler ki, uğrumuzda çabalarlar, elbette onlara hidâyet yollarımızı açarız." (Ankebut/69)

Bu kelâm gerçeğin ifadesidir. Hastalık senin, Hakk'ın kelâmında şüpheye kapılma. Kalbini tek yöne bağla. Bütün cihetleri birleştir. Hepsi Bir için olsun. Böyle yaparsan O'na yakınlık hâli bulursun. Gayen O olsun.

Nefsini düzelt, büyük zâta teslim ol. Onunla sohbet ederken pençeli bir arslanla sohbet eder gibi ol. Ondan sakın. Kalbini ona karşı temiz tut.

Onun fakir hâlini görüp kaçma. Şanlı bir sülâleye mensup olmadığına bakıp kalma. Razı hâllerinde muhtemel hatalara gözünü dikme. Dilinden iyi konuşma çıkmayabilir.

Okuduğu ibarelerde tâbir hatası da belki mevcuttur. Bunlar seni meşgul etmesin. Asıl mâna onun derûnunda saklıdır. Dışındaki şeylerle eğlenme. Onun niyetini, zannına göre tevil edip mâna çıkarma.

Onun yüzünde kusur arama. Onun karşısına çıktığın zaman hemen söz etmeye heveslenme. Onun karşısında, maneviyata dair hâl izhar etme. Onun hâllerine bak. Rabbinden neler alıyor, onu gör.

O, bir kâtiptir, emri başkası verir. O bir sefir, elçidir. O daima işarete bağlıdır. Uyma emri başka yönden gelir.
O, bir işin tâbirini yapar, esas ibare sahibi başkasıdır. Hak onun dilinden neler saçıyorsa kapmaya bak. Onun zevkini bozmaya kalkma. Onun çizdiği sınırı aşma.

Başın eğik olsun. Korku ve çekinme hâlini bırakma. Onu ithama kalkma. Sözünde ve işinde kusur arama. Akıllı geçinen zümrenin hepsinden üstün gör onu.

Hakk'ın sana nasip ettiği o zâta teslim ol. Kendine göre seni Hakk'a çeviren o olsun. Onun gayrından gelen hiçbir şeyi kabul etme. Başkaları meyve getirirlerse yeme, bir şey sorarlarsa cevabını verme." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)