MUHABBETULLAH IV.....

         Cenâb-ı Hakk nübüvvet nurunu sevgilisi Muhammed’inde (s.a.a.), velâyet nurunu da Muhammed’inin (s.a.a.) kanalıyla Ali’sinde (a.s.) cem etmiştir. Bu Cenâb-ı Hakk’ın dileğidir. Ezele taalluk eden kader hesabının yoludur. Ebû Râfi’den (radiyallahu anh); “Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) Ali hakkında şöyle buyurdu: “Kim ondan nefret ederse, Benden nefret etmiş olur, kim de Benden nefret ederse, Allah’tan nefret etmiş olur. Kim onu severse Beni sevmiş olur. Kim Beni severse Allah’ı sevmiş olur.” (Bezzâr; Heysemî, Mecma’ IX, 129)

<  MUHABBETULLAH IV.....

Dolayısıyla, Ehl-i Beyt’le Muhammed (s.a.a.) dergâhına, Muhammed (s.a.a.) beytine/hânesine girilir. Oradan da derya-yı ehadiyete, Cenâb-ı Hakk’a vuslat edilir. İnsan sevdiğini taklit eder, onun gibi yaşamak ister. Ehl-i Beyt’in her hâli  ibâdetti. Ehl-i Beyt’i sevenin hâli ise, Ehl-i Beyt gibi Allah ile beraber olmak, daim O’nu zikretmek ister. Hakk’a vuslat etmenin yolu bu sevdadır.  Muhabbetullah için bir gerekli unsurda, inananların sırf Allah rızası için birbirlerini sevmeleridir. Resûlullah’ın (s.a.a.) hadis-i şeriflerinde bu, Allah’ın velisi olmak için gerekli sebep olarak bildirilmiştir, ki Allah, dostlarını sever. “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ‘Allah’ın kullarından bazı kimseler vardır ki ne peygamber, ne de şehittirler. Ama Allah katındaki mevkilerinden dolayı onlara hem peygamberler, hem de şehitler Kıyâmet Günü gıpta edeceklerdir.’ Dediler ki: ‘Ey Allah Resûlü kimdir onlar, bize bildirir misin?’ ‘Akraba olmadıkları hâlde ve maddî hiçbir çıkarları bulunmadığı hâlde birbirlerini sırf Allah için seven kimselerdir. Vallahi onların yüzleri nurdur, şüphesiz onlar nur üzere olacaklardır. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmayacak, üzüldükleri zaman da onlar üzülmeyeceklerdir.’ Sonra, “Haberiniz olsun. Allah’ın velileri var ya, onlar için ne korku vardır ve ne de mahzun olacaklardır” (Yûnus, 10/62)  âyetini okudu.” (Ebû Dâvud, 3527)

  Ebû İdrîs el-Havlânî’den (radiyallahu anh); “Dımeşk Mescidi’ne girdim. Bembeyaz dişleri olan parlak yüzlü bir delikanlı gördüm; insanlar etrafını çevirmişlerdi. Bir şeyde ihtilafa düştükleri zaman ona soruyorlar ve onun fikrini alıp geri dönüyorlardı. Onun kim olduğunu sordum; ‘Muâz b. Cebel’dir’ dediler. Ertesi gün erkenden onun yanına gittim, baktım ki erken gelmekte beni geçmiş, namaz kılıyordu. Namazını bitirene kadar bekledim, sonra huzuruna vardım, selâm verip dedim ki: ‘Vallahi ben seni seviyorum.’ ‘Vallahi mi?’ dedi. ‘Vallahi’ dedim. ‘Vallahi mi?’ dedi. ‘Vallahi’ dedim. ‘Vallahi mi?’ dedi. ‘Vallahi’ dedim. Bunun üzerine cübbemin kenarından tutup beni kendine çekti ve, ‘Müjde! Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğunu duydum: Allah Teâlâ buyurdu: Benim rızam için birbirlerini sevenlere, Benim rızam için birbirlerini ziyaret edenlere ve Benim rızam için birbirlerine ikram edenlere muhabbetim vâcip olmuştur’ dedi.” (Mâlik, Şa’ar 16, s. 953- 4; an Ebî Hâzım b. Dînâr an Ebî İdrîs el-Havlânî senedi ile tahrîc etti)

 Büyük veli Mustafa Hayri Öğüt Hazretleri şöyle derdi: “Evladım her şapkanın altındaki gönül sahibini Hakk dostu olarak kabul edersen ne kaybedersin. Ola ki gerçekten Allah dostu olur da, sana bir nazarı isabet eder, ihya olursun. Ama gönlünü kırdığın o insan, ola ki Hakk dostu olur, sen de mahvolup gidersin.”  Her hastalığın bir doktoru ve de çaresi vardır. Mesela gözü hastalanan göz doktoruna, midesi hastalanan dahiliye uzmanına gider. Bunun gibi kalp de mânen rahatsızlanır. Kalp rahatsızlandımı küfürde doruk noktaya çıkılır. Onun tedavisi de muhabbetullahla olur. O rahatsızlanan kalbi, Hakk’ın muhabbetiyle dolu olan insanların duası, nazarı tedavi eder. Ayrıca, Allah dostları Allah’ı hatırlatır. Allah’ı hatırlamak O’nu zikretmektir. Bu nedenle Allah dostlarının yüzüne bakmak da ibâdettir. Muhabbetullaha vesiledir. İbn Mes’ûd’dan (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ali’ye bakmak ibâdettir.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’de, Heysemî, Mecma’ IX, 119)

 Allah’a olan sevgi O’nun mahlûkatı ile de bağlantılıdır. Bu bağlantı istense de kopartılamaz. Allah’ı seven bir kul her baktığında Yaradanını görür. Bu yüzden ona olan sevgisi Yaradanına olan sevgisinden ötürüdür. Yunus’un söylediği gibi: “Yaratılmışı severim yaratandan ötürü.” Sözü  Dâvud Peygamberin (a.s.) muhabbetullahı kazanmak için yaptığı duayı bildiren Peygamber Efendimizin hadis-i şerifi ile bitirelim: Ebu’d-Derdâ’dan (r.a.) rivâyetle; “Resûlullah (s.a.a.) buyurdu:  Dâvud Peygamberin bir duası şöyle idi: Allah’ım! Senden, sevgini ve Seni sevenleri sevmeyi dilerim. Bana sevgini kazandıracak amelleri işlemeyi nasib et. Allah’ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden ve soğuk sudan daha üstün kıl.” (Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn, Tirmizî’den)

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 571 /584

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir