Paylaş:

  Bazı liderlerde ise yenilen pehlivan güreşe doymaz atasözünü yaşatırcasına başarısız oldukça ısrarla kendini başarılı olarak gösterme hastalığına kapılmışlar. Partisini aldığı noktadan daha aşağılara çektiği halde koltuğu asla bırakmazlar. Hatta kimi kendine rakip görürse teşkilat içinde onu harcarlar. Günümüzde buna benzer çok hadiselere şahit olduk. Çoğunun akıl hocası vardır hatta konuşma metnini bile hazırlayan metin yazarları bile vardır. Aslında bu tip liderlere lider demek ne kadar doğrudur tartışılır. Bir nevi birilerinin idare ettiği kullandığı piyon gibi düşünsek yanlış tespit yapmışta sayılmayız. Onlar yazıyor sen oynuyorsun.

  Koca dünyaya yön veren bu siyasi liderlerdir diye düşünüyorsanız bence çok yanlış düşüncedesiniz. Bir düşünün muhalefeti ile iktidarı hep aynı biri gidiyor, biri geliyor ancak ülkelerde hiçbir şey değişmiyor. Neden? Çünkü aynı merkezden idare ediliyorlar. Birkaç aile Muhalefeti de iktidarı da kendileri belirliyor. Partilere ad vermişler A,B,C,D v.s her birine bir ideoloji yüklermişler. Ülkelerdeki halkların genelde inanç, sosyal ve milli yapısına göre sınıflandırmışlar. Mesela halkın dini duyguları üzerine kurulmuş bir parti insanların dini duygularını kullanarak iktidar oluyor. Ancak beklentilerin tam tersine dini satıyor. Halk bundan kaçıyor. Milli duyguları kullanan partiyi iktidar ediyor o partide bekleneni veremeyerek vatanı satıyor. Bu örnekleri çoğalta biliriz. Bu partilerin her birini yelpazenin bir kanadı olarak varsayalım bir kanadı denedin olmadı. İkiciyi denedin olmadı hatta üçüncüyü, dördüncüyü denedin yine olmadı. Olamazda. Çünkü o yelpazeyi tutan el aynı el. Ama insanlar bunu anlamamakta çok inat ediyor. Bir atasözü var çok affedersiniz. ‘Neticesine inat eden, altına kaçırır’. Dünyayı parmağıyla oynatan bu güruh, o ülkelerde destekledikleri iktidar ve muhalif partileri yerli iş birlikçileri olan medya, dernek kuruluşları ve maddi yardımları ile reklamlarıyla beraber destekleyerek iktidar ediyorlar. Topu bir birlerine atarak kurdukları düzeni devam ettiriyorlar.

  Medyada gösterilmeyen yıllarca yokmuş gibi davranılan. Dünyanın şuan Muhtaç olduğu Milli Ekonomi Modelini yazan, Moskova’da Rusya’nın milli meclisine davet edilerek MEM projelerinin anlatılmasını istenen, Müslümanları bir birine kırdırmak için körüklenen şii, sünni savaşı çığırganlığı yapıldığı dönemde Ehl-i Beyt külliyatını yazarak, Sempozyumlar düzenleyen, ülkemizde fetönün maskesini 20 yıl önceden düşüren, açılımlar ile milletin kutuplaştırıldığı dönemde Hoş geldin Atatürk eseri ve Atatürk vatandır Sempozyumları ile milletini birleştiren Sayın Prof.Dr. Haydar Baş hocayı gizlediler göstermediler.Bir düşünün vatan hainlerini bile manşetten veren gazete ve kanallar Haydar Hocayı göstermediler.

   Milletimizden ısrarla gizlenen gösterilmeyen milletinde görmekte inat etmesine aldırmadan ömrünü milletine feda eden dünyanın bu kokuşmuş düzenine karşı korkmadan, yılmadan mücadele eden bu koca yürekli Hak aşığı, Allah’ın Arslan’ını görmeyen o gözler neye yarar ki. Ne demişti nefes geldi varsın gelmedi yoksun. Yani hapı yuttunuz. Benim dönemimi kaçırdınız.  Benden sonra ki ekibimi kaçırmayın…

    Çarpık düzenin çarkını kıracak, bu düzenin parçası olmayan gücünü Hak’tan ve ilmin merkezi ne dediyse çıkan 30 yıl sonrasını gören basiret sahibi koca çınar Haydar Hoca’dan alan BTP genel başkanı Av. Hüseyin Baş Bey’dir. Çocukluğundan bugüne ilim deryasında bu vatan için yetiştirilmiştir. Gözü pek, asil adalet sahibi, bütün hadiseleri diğer siyasilerden daha önce okuyarak milletini uyaran üstün meziyetli genç ve dinamik lider. Hüseyin Baş Bey konuşma metinlerini kendisi yazıyor. O’nu kimse yönetmiyor. Tam tersine ülkemizde birçok mesellerde yaptığı açıklamalara gündemi belirliyor. Genç yaşında milletinin bekası için hayatını milletine adadı. Diğer gençler gibi gününü gün ederek hayatını yaşamayı seçmedi. Vatanı milleti için kollarını sıvayarak halkına umut olmayı tercih etti. ‘Delikanlım işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin millet yürüyecek ardından’ Yolun açık olsun. Genel başkanım…..