GÜNÜMÜZDEKİ YAHUDİLER VE HIRİSTİYANLARIN EHL-İ KİTAP VASFI.....

   Prof.Dr.Haydar Baş,“Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerim’in cevabı” eserinde ‘Günümüzdeki Yahudi ve Hıristiyanların Ehl-i Kitap vasfı’hakkın da şu bilgileri veriyor: Ehl-i kitabın yukarıda belirtilen açık ve net manasına rağmen günümüzde Yahudilik ve Hıristiyanlığın bu muharref kitaplarla amel ettiğini söylemek de güçtür.

GÜNÜMÜZDEKİ YAHUDİLER VE HIRİSTİYANLARIN EHL-İ KİTAP VASFI.....
Mimar Gökhan Demir

GÜNÜMÜZDEKİ YAHUDİLER VE HIRİSTİYANLARIN EHL-İ KİTAP VASFI.....

   Nitekim tarihi tatbikat ve ilmi kriterler bunu böyle göstermektedir. Mesela Musevilik bir başka ifade ile Yahudiliğe baktığımız zaman görüyoruz ki onlar, mücerret manada muharref Tevrat ve Zebur'a inandıklarını söylerler, ancak fikir ve tatbikatları ideolojik bir mantık sergiler. Bugün Yahudiliğin beynelmilel Siyonizm idealine dönüştüğünü bütün dünya bilmekte ve kabul etmektedir. Siyonizm idealinde ise Yahudilerin diğer ırk ve milletlere hâkim olması asıldır.

   Bu hedefe ulaşmak için siyasi, ekonomik ve kültürel sahalarda dünyada hâkimiyet kurmak esas alınmış "arz-ı mevud" hedefine bir plan dâhilinde adım adım ulaşmak her Yahudi için bir gaye olmuştur. Demek! Günümüzde Yahudilik muharref olması bir yana normal bir dini görüntünün çok ötesinde başka maksatlar taşıyor. Bugün dünyada olup biten olayları perde arkasında da olsa bu perspektiften tahlil etme mecburiyeti vardır. Bugün Filistin'de, Irak'ta ve Orta doğunun her yöresinde gelişen olayları bu açıdan yani Siyonizm'in yayılmacılığı noktasından anlamaya mecburuz. Kaldı ki İslam tarihi iyice tetkik edildiğinde görülecektir ki Müslümanlar üzerine hazırlanmış birçok savaşlar ve planlar- da Yahudilerin etkin katkısını, hatta çoğu kez önderlik yaptıklarını görürüz. Tarih botunca bu manada "Küfür tek bir millettir" hadisi tecelli etmiş İslam'a ve Müslümanlara hain planlar kurulmuştur.

   Örneğin, büyük Osmanlı Devletini fikri, ideolojik, siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan daha sonra da askeri safhada parçalanması bu yolla olmuştur. Bu husus ayrı bir araştırma-inceleme konusudur. Bir kısmına ileride temas edilecektir.Yine tarihi gelişim, tatbikat seyri itibariyle Hıristiyanlığa baktığımız zaman görüyoruz ki, kendini Hıristiyan gören insanların muharref İncil’le dahi ciddi bir irtibatları yoktur. Kabul etmek gerekir ki batı diye ifade edilen Hıristiyanlık dünyası tamamen dünyevileşmiş, materyalistleşmiş ve her türlü ahlaki kuralın ihlal edildiği, menfaat ve kuvvetin geçerli olduğu bir dünya haline gelmiştir. Hıristiyan batının bu serkeş ve başıboş hayatı yanında siyasi ve ekonomik ve ilerleyen sahada askeri hâkimiyet kurabilmek için Haçlı zihniyetinin bir gereği olarak tarih içinde birçok planlar kurup tatbike koyduğu bilinmektedir.

   Ne var ki günümüzde diyalog ve hoşgörüden bahsedilmektedir. Bunun altındaki gerçek şudur:Hıristiyanlık dünyası yetkilileri tarih boyunca kin ve husumetle bir yere varamayacak-larını anlamışlardır. Bir yumuşama politikasının gereğine inanmışlardır, ancak buradaki maksat da sinsidir. Hem geçmişteki menfi intibaların silinmesi hem de günümüz dünyasında hüsnü kabul görebilmeleri amaçlanmıştır. Yani maksat Hıristiyanlığın yayılması dünyaya hâkim olmasıdır. Barış ve hoşgörü ifadeleri inandırıcı değildir: Nitekim daha dün Bosna'da bugün ise Kosova'da yapılanlar bellidir. Nasıl bir diyalog, hoşgörü ve barış anlayışıdır ki bütün insan hakları hiçe sayılarak "etnik temizlik" adı altında korkunç bir katliama seyirci kalınmakta, kınama bile yapılmamaktadır.Burada altını çizmek istediğimiz husus şudur: Yahudilik ve Hıristiyanlık muharref kitaplarının gereğini de aşarak ideolojik ve siyasi bir vasfa bürünmüşler ve de dünyada ittifak kurarak hâkim olmak istemektedirler. Nitekim bu sahada büyük mesafeler de almışlardır. Günümüzde Yahudilik ve Hıristiyanlık ehl-i kitap çizgisini çoktan aşmış kuvvetin hâkim olduğu bir dünya hâkimiyeti sevdasına dönüşmüştür.Buna rağmen gerek Siyonizm’in gerekse haçlı zihniyetinin muharrik kaynağının muharref Tevrat ve İncil olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber Kur'an'ın tarif ettiği anlamda bile ehl-i kitap vasfı taşıyanların sayıları çok azdır. Ancak tatbikatta olmasa da fikir, inanç, zihniyet ve tahrik unsuru olma açısından muharref Tevrat ve İncil hala merkezi yönlendirmeyi yapmakta, her fırsatta İslam'a olan hınç ve düşmanlığını göstermektedir. Kur'an'ın da işaret ettiği gibi ehl-i kitapla dostluk ve barış kurulamayacağı, onlardan olmadıkça onların Müslümanlardan razı olmayacakları ilahi bir tespittir. Bu tespitte tağyir ve tebdil mümkün değildir. Şimdi ilahi ölçülerle ehl-i kitabı daha yakından tanıyalım.