Gadir-i Hum’da hilafet resmileşti

İslam kaynaklarına göre, Bi’set’in ilk gününden itibaren hilafet meselesinin çözüldüğü ve halifenin tayin edildiği aşikârdır. Resûlullah (s.a.a) da her fırsatta bu İlahi emri açıklayıp vurgulamaktaydı. Gadir-i Hum günü gerçekleşen şey, bütün ümmetin resmen biatini almaktan ibaretti sadece

<Gadir-i Hum’da hilafet resmileşti

 

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

"En yakın akrabalarını korkut" ayeti nazil olunca Resûl-i Ekrem (s.a.a) Hz. Ali (a.s)'a yemek hazırlamasını ve Haşimoğullarının yaklaşık 40 kişiyi bulan erkeklerini davet etmesini istedi. Yemekten sonra şöyle buyurdu: "Ey Abdulmuttaliboğulları! Yemin ederim ki, Araplar içinde kavmine benim getirdiğimden daha iyisini getiren hiç kimse olmamıştır. Ben Allah tarafından, sizi O'na çağırmak için görevlendirildim.

Bu yolda çekeceğim zahmet ve sıkıntılarda aranızdan hanginiz bana ortaklık edeceksiniz? Kim bana iman ederse o benim kardeşim, vasim ve aranızda halifem olacaktır."

Herkes susmuştu. Bu sırada İmam Ali (a.s) ayağa kalkarak Resûlullah (s.a.a)'e biat etti.

Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) elini Ali'nin omzuna koyup, "Bu benim kardeşim, vasim ve aranızda halifemdir; onu dinleyin ve emirlerine itaat edin" buyurdu. (Taberi, c.2, s.63; Kâmil, c.2, s.22; Ebu-l Fida, c.1, s.119; Muhammed'in (s.a.a) Hayatı: Heykel, 1. bas.; Müsned-i Ahmed, c.1, s.159 ve 111; İbn-i Kesir, el Bidaye Ve'n-Nihaye c.3, s.352; Taberi, Tefsir-i Kebir, c.19, s.68-69).

Bu hadis, halifelik meselesine yeterince ışık tutmakta ve tarihte çözülmeden bırakılan birçok düğümü çözmektedir.

Evvela, İmam Ali (a.s)'ın hilafetinin, Hz. Peygamber (s.a.a)'in bi'set gününden itibaren nübüvvetle içiçe gündeme getirildiği ve sırf Gadir-i Hum gününe mahsus bir ilan olmadığı ortaya çıkmakta ve risaletin aslının; tevhitten sonra Resûlullah'ın (s.a.a) nübüvveti ve Ali (a.s)'ın velayeti olduğu anlaşılmaktadır.

Resûlullah (s.a.a)'in henüz Gadir-i Hum günü olmadığı halde, bi'setinin ilk gününden başlayarak vefatına değin çeşitli zaman ve mekanlarda kimi zaman işaretle, kimi zaman açık ve net olarak İmam Ali (a.s)'ın hilafetini niçin bunca tekrarlayıp durduğu böylece anlaşılmaktadır. (Hilyetu'l-Evliya, Yenabiu'l-Mevedde, Nuru'l-Ebsâr, Tarihu'l-Hulefa, Hasaisu'n-Nesaî, Feraidu's-Simtayn, Menakıb-i Harezmî, Tarihi İbn-i Asakir, Hakim'in Müstedrek vb. ana kaynak eserler bu konuyla ilgili hadis ve rivayetlerle doludur).

Bütün bunlar, bi'setin ilk gününden itibaren hilafet meselesinin çözüldüğünü ve halifenin tayin edildiğini göstermektedir ki Resûlullah (s.a.a) de her fırsatta bu İlahi emri açıklayıp vurgulamaktaydı. Gadir-i Hum günü gerçekleşen şey, bütün ümmetin resmen biatini almaktan ibaretti sadece.

Hicret'in 10. yılında, Resûl-i Ekrem (s.a.a) Veda Haccı olarak bilinen son haccından dönerken Mekke'yle Medine arasında bulunan Gadir denilen mekânda Allah'ın emriyle konaklama emri verdi ve develerin semerlerinden bir minber kurdurdu. Hz. Peygamber (s.a.a) bu minbere çıkarak bir hutbe okuduktan sonra Hz. Ali (a.s)'ın kendisinden sonra velayet ve hilafet makamına atanmış olduğunu açıklayıp orada bulunan Müslümanlardan Ali (a.s)'a biat aldı.

Sayıları 110'a varan sahabe tarafından rivayet edilmiş bulunan bu hadis-i şerif (Gadir-i Hum Hadisi) Ehl-i Sünnet kitaplarında çeşitli yol ve nakillerle nakledilmiştir.

Tefsir, lügat ve tarih ilmiyle uğraşanlar arasında çok meşhur olan bu hadisle ilgili olarak tanınmış Müslüman şairlerden günümüze ulaşan şiirler binleri bulmakta ve her yıl da bunlara yenileri eklenmektedir.

Enes bin Malik, Bura bin Âzib, Bureyde, Ebu Hureyre, 1. halife Ebubekir, Resûlullah (s.a.a)'in zevcelerinden, ümmü'l-mü'minin Ümmü Seleme, Ubeyy bin Kâ'b ve daha birçok tanınmış sahabi, bu hadisi mütevatiren rivayet edenler.


HAKAN AKKUŞ