EHL-İ BEYT’İ SEVMENİN ÜSTÜNLÜKLERİ.....

       Prof.Dr. Haydar Baş hocamızın Hz. Fatıma eserinde ‘Ehl-i Beyt’i sevmenin üstünlükleri’ hususunda şu bilgilere yer veriyor: Sünni Zemahşerî’nin eseri Keşşaf’dan: “Bilin ki, kim Âl-i Muhammed’in (Ehl-i Beyt) sevgisi üzere (onların hâlleri ile hâllenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür. Bilin ki kim Âl-i Muhammed’in sevgisi ile ölürse, günahları ba- ğışlanmış olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse tevbe etmiş olarak ölmüştür.

EHL-İ BEYT’İ SEVMENİN ÜSTÜNLÜKLERİ.....
Mimar Gökhan Demir

EHL-İ BEYT’İ SEVMENİN ÜSTÜNLÜKLERİ.....

Bilin ki kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse iman-ı kâmil bir mü’min olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münker onu cennetle müjdeler. Bilin ki kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, gelinin ko- casının evine uğurlandığı gibi o da cennete uğurlanır.” (Zemahşerî, Keşşaf, c. 4, s. 220)

  Sünni Taberî’nin Zehâirü’l-Ukba eserinden: İmam Ali (a.s.) buyurdu ki: “Resûlullah (s.a.v.) Bana buyurdu ki: ‘Cennete ilk olarak Sen, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin gireceksiniz.’ Hz. Ali (a.s.) sordu ki: ‘Ya Resulallah, sevenlerimiz ne olacak?’ Resûlullah (s.a.v.): ‘Onlar hemen sizin arkanızdan cennete gireceklerdir’ buyurdu.” (Taberî, Zehâir, s. 123)

Yine Sünni Taberî’de nakledilen rivayete göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Ehl-i Beyt’ime karşı ihsanda bulunursa, onun karşılığını dünyada almaktan aciz olur. Fakat Ben kıyamet gününde ihsanda bulunanlara mükafatçı olacağım.” (Taberî, Zehâirü’l-Ukba, s. 19) Sünni Taberî’nin aynı eserinden: Resûlullah (s.a.v.) namaz kılarken Hasan ve Hüseyin sırtına çı- kıp iniyorlardı. Hâzır olanlar onları bu hareketlerinden men ettiler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Onları bırakın. Anam babam onlara feda olsun. Beni kim severse onları da sevsin.” Sünni tarih kitabı Tarih-i Yâkubî’den: “İman edip de sâlih ameller işleyenler ise, muhakkak ki halkın en hayırlısıdır.” (Beyyine, 7)

 Bu ayet-i kerime indiğinde Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ali (a.s.)’a hitaben şöyle buyurdu: “Halkın en hayırlısı olan Sen ve taraftarlarındır. Sen ve sevenle- rin kıyamet gününde razı olduğunuz ve razı olunduğunuz bir şekilde geleceksiniz. Senin düşmanların ise gazap ve suç ile yüklü bir şekilde geleceklerdir.” Bunun üzerine Hz. Ali (a.s.) sordu ki: “Ya Resulallah, Benim düşmanlarım kimdir?” Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Senin düşmanların Senden uzaklaşıp, Sana lanet edenlerdir fakat Arş’ın gölgesine önde giden, hayırlı olanlara ise ne mutlu.” Hz. Ali (a.s.) sordu ki: “O hayırlı kişiler kimlerdir?” Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Onlar senin taraftarların ve Seni sevenlerdir.” (Tarih-i Yâkubî, s. 159)

  Sünni Müslim b. Hacca Nişaburî’den nakledilir ki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah ashabımdan dört kişiyi sevmemi Bana emretti ve Kendisinin de Onları sevdiğini bildirdi.” Hâzır olanlar sordular ki: “Onlar kimlerdir ya Resulallah?” Herkes onlardan olmak istiyordu. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ali onlardandır.” Biraz sustuktan sonra yine şöyle dedi: Ali onlardandır.” (Hakim en-Nişaburî, el-Müstedrek ala Sahihayn, s. 130) Sünni Suyûtî’nin eserinden: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Çocuklarınızı üç şey üzerine yetiştiriniz: Benim ve Ehl-i Beyt’imin sevgisi ve Kur’an-ı Kerim’i okumaları üzerine yetiştiriniz.” (El-Suyûti, Camiu’s-Sağir, s. 14) Sünni Suyûtî’nin eserinden: Resûlullah (s.a.v.) Hasan ve Hüseyin’in elinden tuttu ve şöyle buyurdu: “Her kim Beni sever, bu iki çocuğu, onların babalarını ve annelerini severse kıyamet gününde Benimle beraber Benim derecemdedir.” (El-Suyûtî, Camiu’s-Sağir, s. 280)