EHL-İ BEYT CENNETTEKİLERİN EN İYİSİDİR.....

       Prof.Dr. Haydar Baş hocamızın Hz. Fatıma eserinde ‘Ehl-i Beyt Cennetekilerin En İyisidir’ hususunda şu bilgilere yer veriyor: Sünni Abdurrahman bin El-Kemal Celaleddin El-Suyûtî, Dur- rü’l-Mensur kitabında, (c. 1, sy. 147) şunları yazmaktadır: Ayet-i kerimede “Adem, Rabbinden bir takım kelimeler telakki etti ve alıp hıfzetti. Bu kelimelerle tevbe edip yalvardı” buyurulur. (Bakara, 37)

EHL-İ BEYT CENNETTEKİLERİN EN İYİSİDİR.....
Mimar Gökhan Demir

EHL-İ BEYT CENNETTEKİLERİN EN İYİSİDİR.....

Abdullah bin Abbas, Resûlullah (s.a.v.)’e sordu ki: ‘Adem, Allah’a hangi kelimelerle yalvardı da O’nu bağışladı?’ Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Adem, Allah’a şöyle yalvarmıştı: ‘Ey Rabbim, Muhammed (s.a.v.), Ali (a.s.), Fâtıma (a.s.), Hasan (a.s.), Hüseyin (a.s.) hakkı için Beni bağışla.’ Allah da bu yalvarı- şından dolayı O’nun tövbesini kabul etti.”  Bihârü’l-Envâr’dan: Bir adam kendisinin Ehl-i Beyt’in gerçek taraftarlarından olup olmadığını öğrenmek için hanımından Hz. Fâtıma’nın (a.s.) yanına giderek bu konu hakkında bilgi almasını istedi. Kadın Hz. Fâtıma’nın (a.s.) huzuruna  gidip durumunu anlattı- ğında Hz. Fâtıma (a.s.) o kadına şöyle buyurdular: “Kocana de ki, eğer emrettiğimiz şeyleri yerine getiriyor, sakındırdığımız şeylerden de uzak duruyor isen bizim taraftarlarımızdansın, aksi takdirde bizim taraftarlarımızdan değilsin.” Kadın evine dönerek Hz. Fâtıma’nın (a.s.) sözlerini kocasına iletti. Kocası, Fâtıma’nın (a.s.) sözlerini duyar duymaz üzüntüden ıstırapla şöyle feryad etti: “Vay benim hâlime! İnsan günah ve hataya bulaşmayabilir mi? Durum böyle ise o zaman ben daima cehennem ateşinde yanacağım. Çünkü onların tarafından olmayan kimse, ebedi olarak cehennemde kalacaktır.” Kadın tekrar Hz. Fâtıma’nın (a.s.) huzuruna gelerek kocasının üzüntüsünü ve sözlerini anlattı: Hz. Fâtıma (a.s.) şöyle buyurdular: “Kocana de ki, durum düşündüğü gibi değildir. Bizim taraftarla- rımız cennet ehlinin en iyileridir. Bizi seven, dostlarımızı dost edi- nen ve düşmanlarımızla düşman olan herkes cennet ehlidir. Ama kalbi ve diliyle, biz Ehl-i Beyt’e teslim olmasına rağmen emir ve nehiylerimize uymayıp günah işleyen kimse bizim taraftarlarımızdan olamaz. Ama yine de onlar, bela ve musibetler vasıtasıyla, kıyamet gününü çeşitli zorlukları veya cehennemin üst tabakasında azabı tatmakla günahlardan arındırıldıktan sonra, bize olan iman ve muhabbetlerinden dolayı onları oradan kurtarıp kendi yanımıza götüreceğiz.” (Bihârü’l-Envâr, c. 68, s.  155)

 Sünni Suyûti’nin eserinden bir rivayet şöyledir: İbn-i Abbas Resûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Allah-u Teala halkı iki kısma taksim etti, Beni de onların en iyisinde kıldı. Nitekim şöyle buyuruyor: “Ashab-ı Yemin, ne (kutludur o) Ashab-ı Yemin.” (Vâkıâ, 27)

   Yine buyuruyor ki:”Ashab-ı Şimal, ne (mutsuzdurlar o) Ashab-ı Şimal.” (Vâkıâ, 41) Ben Ashab-ı Yemin’den ve onların en üstünüyüm. Daha sonra Allah-u Teala onları üç gruba taksim etti ve Beni onların en üstünü  kıldı.  Nitekim şöyle buyuruyor: ‘İşte o Ashab-ı Meymene olanlar, ne (kutlu) Ashab-ı Meymene’dir. Ashab-ı Meş’eme olanlar da ne (mutsuz ve uğursuz) Ashab-ı Meş’eme’dir. Yarışıp öne geçenler de öne geçmiş öncülerdir.’ (Vâkıa, 8-10)

  Ben öne geçmiş öncülerden ve onların en üstünüyüm. Daha sonra o üç kısmı kabilelere taksim etti ve Beni onların en iyisinde karar kıldı. Nitekim şöyle buyuruyor: ‘Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler olarak kıldık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üs- tün (kerim) olanınız takvaca en ileride olanınızdır.’ (Hucûrat, 13)

   Ben Adem ve evlatlarının takvaca en ileride olanı ve onların en üstünüyüm. Ama bununla iftihar etmiyorum. Daha sonra o kabileleri  ailelere taksim etti ve Beni en üstün ailede kıldı. Nitekim şöyle buyuruyor: ‘Şüphesiz, Allah siz Ehl-i Beyt’ten kir ve çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.’ (Ahzab, 33) Bu yüzden ben ve Ehl-i Beyt’im günah ve masumiyetten masumuz.” (Ed-Durrü’l-Mensur, c. 5, s. 199)