DÂİM ZİKİR IV.....

    Âişe’den (radiyallahu anhâ); “Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) gece üzerinde namaz kıldığı, gündüzleri serip üzerinde oturduğu bir hasırı vardı. Zamanla pek çok insan O’nun kıldığı gibi namaz kılmaya başladı. (Bunu görünce) onlara dönüp şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Amellerden gücünüz yettiği kadarını alın! Siz bıkıp usanmadıkça Allah da bıkmaz. Ameller içinde Allah’ın en çok sevdiği amel az olsa da devamlı yapılanıdır.” (Ahmed, IV, 40; Buhârî, Ezân 81, I, 178; Libâs 43, VII, 50; Müslim, Salâtu’l-Musâfirîn No. 215, s. 540; Ebû Dâvud, no. 1368; Nesâî, II, 68 ve İbn Mâce, no. 942)

<DÂİM ZİKİR IV.....

 Âişe’den yapılan rivâyetlerden birisinde de Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Doğruyu arayın, mûtedil olun. Şunu da iyi bilin ki, hiçbirinizi, kendi ameli Cennet’e koyacak değildir.” “Seni de mi ey Allah Resûlü?” diye sorduklarında: “Beni de; ne var ki Allah Beni mağfiret ve rahmetiyle örter” buyurdu. (Ahmed, VI, 125, 273; Buhârî, Rikâk 18, VII, 182 ve Müslim, Sıfatu’l-Münâfikîn, No. 78, s. 2171)  

  Mü’min, hem bu dünya, hem de âhiret saadeti için çalışan kişidir. Bir tarafa meyledip de, diğer tarafı terk etmek yanlıştır. İnsan, ikisi arasında orta yolu bulmalıdır.  Bir şeyi seven, onu dâima anar, onun rızâsını gözetir. Mü’min, bu dünyaya ait işlerini yaparken de ibâdet hâlindedir. Mü’minin her hâli  kazançtır. Kul zikrettikçe Allah’a yaklaşır, her işinde Allah’ın rızâsını gözetir. Her ân Allah ile beraber olur. O zaman uyusa bile Allah ile beraberdir. Besmele çeker başını yastığa koyar o ibâdet olur. Yemek yerken besmele çeker, yemeğin sonunda hamd eder, günahları affolunur. Çoluğunun çocuğunu kimseye muhtaç etmeme niyetiyle çalışıp kazanır, ibâdet olur. Tasadduk etmek ve hayır hasenat yapmak niyetiyle, “Allah benden râzı olsun” diye helâl işine gitse, o hâli de ibâdettir. Aslında yemek yemek, uyumak, para kazanmak için işe gitmek dünya hâline ait işlerdendir. Ama o kulun kalbi Allah ile beraber olduğu ve o işlerinde Allah’ın rızâsını gözettiği için dünyalık işlerle meşgul olsa bile, ibâdet hâlindedir, dâim zikir hâlindedir.

  Abdulkadir Geylani, “Fethu’r-Rabbanî ve’l-Feyzu’r-Rahmâni adlı eserinde der ki: “Kalp, Aziz ve Celil olan Allah’ı zikre devam ettikçe kendisine mârifet gelir, ilim gelir, tevhid gelir. Ayrıca Allah’tan gayri şeylerden yani mâsivadan yüz çevirir. Zikrin devamı dünya ve âhiret hayırlarının devamına sebep olur. Kalp mânâ yönüyle sıhhatli olduğu zaman, zikir de dâimî olur. Etrafına ve üzerine zikir yazılır. Bu durumda kişinin gözleri uyur fakat kalbi, Aziz ve Celil olan Rabb’ini zikreder. Bu hâl ona Peygamberinden miras kalmıştır.” 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 455/468

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir