‘Bu yolda benlik dâvasına kapılmayınız’

Hak Teâlâ buyurdu: “Peygamberin getirdiğini alınız, yasak ettiği şeylerden kaçınınız.” (Haşr Sûresi/7)

<‘Bu yolda benlik dâvasına kapılmayınız’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Hak Teâlâ buyurdu: "Peygamberin getirdiğini alınız, yasak ettiği şeylerden kaçınınız." (Haşr Sûresi/7)

Allah'ın ve Peygamberin emirlerine yapışınız, onlarla amel ediniz. Bu yolda benlik dâvasına kapılmayınız. Hakk'ın emrine uyunuz. Bu yolda ben ve biz yok, Sen var. Evvel, âhir, zahir, bâtın, hep O...

Hak Teâlâ: "Semâ ve yolcusuna yemin olsun ki," buyurur. Bu âyetteki semâ malûm. Yolcusu da Peygamber (s.a.a.v) efendimizdir.

Peygamber (s.a.a.v) efendimiz, yedinci kat semâya kadar yükseldi ve Hak Teâlâ'yı baş gözü ile gördü. Kalbi ile bütün varlığı ile gördü ve Rabbi ile orada kelâm etti.

Peygamber (s.a.a.v) efendimiz yükselmeden evvel yeryüzünde onu kalbi ile gördü.

Çünkü kalbi sahih olan zâtlar, Hak Teâlâ'yı kalpden görür. Perdeler aralanır, semâların varlığı silinir. Hakk'ın zâtı kalır. O dem, himmetler yürür, sırlar yola revan olur.

Doğruların kalbi, âlemleri Yaratan'ın nuru ile parlar. Onların sinesi kâinata ışık saçar.

"Mü'minin ferasetinden sakınınız" meâline gelen Hadîs-i Şerif bunu anlatır.

Kalp, Hak yakınlığını bulursa semâ olur. Orada ilim yıldızları parlar ve marifet güneşi doğar. Onlardan hâsıl olan nurdan melekler ışık bulur.

Üzerinde Hak tarafından bir muhafızı olmayan şahıs yoktur. O muhafız, şeytanın kapmasını önler.

Bâzı fertler vardır ki, onların muhafızı saflar hâlinde durur ve yabancıya kapılmalarını önler. Hak, onların sahibi olup bütün hâllerini kuşatır, başarı ihsan eder.

Güzel konuşmak ve iyi lâf etmek evini yıktın. Daima yerinde saymakta ve dar çemberin içinde dönmektesin. Değirmen devesine benzersin. Mihverini aşmadan orada dur bakalım; sonun ne olacak?..

Galiba bâzı velî kulların intizarını almışsın. Basiret gözün kör olmuş. Hakk'ı unutmuş bir hâlin var. O, seni bir yana bırakmış. Gayret yolun, sabit bir yol olmuş; hep aynı şeyi bilirsin.

Boşuna olan gayretin artmış. Maksat kanatların kopmuş. Dünya ile âhiret arasında bir et parçası hâlinde kalmışsın. Seni duası ile diriltecek gerçek ere ihtiyacın var. Onun hayır duasını almak için perişan hâlini itiraf etmelisin.

Hakikaten Allah yolcuları ile ülfete devam et. Sonra meleklere karış, ülfet edersin. Bunlara karışıp anlaşınca, başka kapılar açılır.

Halka karışır, insanlarla sohbete, ülfete devam edersen, neticede onları bırakır, cin tayfası ile ünsiyet yolunu bulursun. Bunun sonunda da mülke düşer, onların tabiî hevasında boğulursun.

Kâinatın içinde mevcud olan eşya aslında hiçbir iş yapmaya kadir değildir. Ateş kendi başına bir şeyi yakamaz; su insanı kandıramaz, ancak Allah'ın onlara verdiği kuvvet sayesinde vazifelerini yapabilirler.

Nitekim Nemrut'un ateşi İbrahim peygamberi yakmadı, Ebû Müslüm-i Havelânî'yi ateşe attıkları zaman yanmadı. Ateşin içinde yaşayan semender böceği ateşte yanmaz.

Yaptığın işlerde ihlâs olursa, halkın şerrinden halâs bulur, kalbini onların arasından çıkarırsın.

Zaten Hakk'a vâsıl olman, halkın arasından manen sıyrılmana bağlıdır; Aziz ve Celil olan Hakk'ı talebine dayanır." Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)