BENİ SEVENİ SEVDİN Mİ? DÜŞMANIMA, DÜŞMAN OLDUN MU?    

        İnsan neden yaratıldığını, kimin yarattığını ve yaratılış gayesini bilmelidir. İnsan yaradılış gayesi için hayatını nizamlamalı ve bu ölçüden hiç şaşmadan aynı istikamette dimdik devam etmelidir. Allah (cc) zariyat suresi 56. Ayeti kerime de ‘Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım’ diye buyurmaktadır.

BENİ SEVENİ SEVDİN Mİ? DÜŞMANIMA, DÜŞMAN OLDUN MU?    
Mimar Gökhan Demir

BENİ SEVENİ SEVDİN Mİ? DÜŞMANIMA, DÜŞMAN OLDUN MU?    

   Allah (cc) insanları yaratmadan evvel bir ruh yarattı. Adı Muhammed (s.a.a) ve Allah (cc) ona aşık oldu. Bir hadis-i kutsi de Allah (cc) ‘sen olmasaydın ya habibim ben bu âlemleri yaratmazdım’ demiştir. Yüce Allah (cc) Hz. Muhammed (s.a.a)’e olan aşkından diğer ruhları, insanları ve âlemleri yarattı. İlk yaratılan ruh Hz. Muhammed (s.a.a)’in ruhudur. İlk yaratılan insan ise Hz. Âdem (a.s) dır. Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Havva annemizi Allah (cc) cennet’e koymuş sonsuz nimetlere kavuşturmuştur. Sadece bir meyveyi yasak etmiştir. Allah’a isyan eden şeytana kanmamalarını, aldanmamalarını da emir ile tembih etmişti. Allah’ın (cc) bu emrine şeytanın aldatmasına kanarak isyan etmişler ve ceza olarak cennetten kovulmuşlardır.

  Cennetten kovulan insanoğlunun bir imtihan gereği, geçici olarak dünyaya gönderilmiştir. Dünya da oluş gayemiz kovulduğumuz cenneti yeniden kazanmak için Allah’a olan kulluğumuzu ispat etmemizdir. Dünya hayatı geçici ahiret hayatı ise ebedi bir hayattır. İnsanın dünya hayatı son şansıdır. Eğer yine şeytana aldanır, kanar ve Allah’ın yolunu terk ederse bu defa içinde ebedi kalacağı cehenneme girer. Dünya hayatı Allah’a kavuşmak için bir basamaktır. İnsanlar yaratanına kavuşmak için dünyayı basamak olarak kullanacağına dünya nimetlerine kavuşmayı maksat edinirse şeytanın oyununa gelmiş demektir.

 Allah’ın emrine ters olan bir işi Allah’a iman etmiş olan insan yapmaz, yapanında yanında yer almaz. Kim yüce Allah’tan daha değerli dir. Hiç bir varlık O’ndan daha değerli değildir. Allah’ın emirlerini bir yana bırakarak dünya için şahsi menfaatlar için Allah’ı terk etmek, sonu hüsranla bitecek bir azaba duçar olmak demektir. Dünyada oluşun tek gayesi Allah’a olan kulluğumuzu sübut etmektir. Allah (cc) Nübüvvet yolunun rehberleri olan peygamberlerini, velayet yolunun rehberleri olan velilerini bu çetin imtihanda insanları şeytana karşı savunmasız bırakmamak için rehber olarak göndermiştir. Ancak Allah’ın gönderdiği bu rehberlerden şeytana uyarak yüz çevirenler istikametten çıkmış zalim insanlar olmuşlardır. Allah’ı seven O’nun gönderdiği rehberlere tabi olur ve onları sever.

  Hz. Musa (a.s)’a Allah (cc) soruyor ‘’Ya Musa! Benim için ne amel yaptın?  buyurdu. O da,  Ya Rabbi! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve Seni zikrettim deyince, Allah-ü Teâlâ, Namaz, senin için burhandır. Oruç, seni Cehennemden koruyan kalkandır. Zekât, mahşer günü, herkes sıcaktan yanarken, sana gölge yapacaktır. Zikir de, o gün, karanlıkta, sana nur olacaktır. Benim için ne yaptın? buyurdu. Hazret-i Musa, Ya Rabbi, Senin için olan amel nedir? dedi. Allah-ü Teâlâ, Sevdiğimi Benim için sevdin mi ve düşmanımı düşman bildin mi? buyurdu. Allah’ın düşmanı şeytan ve şeytanlaşmış insanlardır. Allah’ın ayetleri olan kelamlarının üzerine söz diyen aksini beyan eden hangi sebeple olursa olsun yoldan çıkmış kimselerdir. Bu tür insanlarla ısrarla beraber olan bu imtihanı kaybetmiş olur. Çünkü İmam-ı Hüseyin zalim yezid’in biad et ısrarına boyun eğmeyerek canı bahasına ‘hayır’ dedi. Rabbini hiç bir dünya menfaatına değişmeyerek canını kerbela da Allah (cc) uğrunda teslim ederek şehit oldu. Bu günlerde papazlar ile kardeş olduğunu ilan edenler. Papazları ülkelerinde törenlerle karşılayıb ulusal gün ilan edenlerin Allah'a kulluk gayesi ile ne alakası vardır. Besmele ile kilse açanların zinayı serbet bırakarak zinanın önünü açanların Allah'a kullukla ne alakası kalmıştır. İnsanın gayesi Allah’ a kulluktur. Kuluna kulluk değildir. İki günlük dünya menfaati için ahiretini satmak ahmaklara ve imansızlara mahsuz bir ahlaktır.