BEN İLMİN ŞEHRİYİM ALİ İSE ONUN KAPISIDIR.....

    

    “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır.” İmam-ı Ali daha 9 yaşında iken yüzünü hiç küfre çevirmeden, Müslüman olmuş, Peygamber Efendimizin dizi dibinde yetişmiştir. Bu nedenle ilmi O’ndan vasıtasız olarak almış ve O’ndan duyduklarını yazmıştır.

BEN İLMİN ŞEHRİYİM ALİ İSE ONUN KAPISIDIR.....
Mimar Gökhan Demir

BEN İLMİN ŞEHRİYİM ALİ İSE ONUN KAPISIDIR.....

   Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi) kendi döneminde İmam-ı  Ali dışındaki diğer sahabilere hadis yazmayı yasaklamıştır. Ebû Saîd’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Benden bir şey yazmayın! Kim Benden Kur’ân’ın dışında bir şey yazmışsa onu hemen silsin!” Ehl-i Beyt Mektebi’nde hadis yazan kişi Hz. Ali’dir. Ahmed Muhammed bin Ali’den, İmam Muhammed Bâkır kanalıyla babalarından şöyle rivâyet edilmiştir:

“Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) Hz. Ali’ye, ‘Sana söylediklerimi yaz’ buyurdu. İmam Ali (a.s.), ‘Ya Resûlallah! Unutmamdan mı endişe ediyor sunuz?’ diye sordu. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi);‘Hayır unutmandan endişe etmiyorum. Çünkü Ben Allah’tan senin hafızanı güçlendirmesini ve senin unutmamanı istedim. Bunları ortakların için yaz’ buyurdu.

Bunun üzerine İmam Ali (a.s.), ‘Ortaklarım kimlerdir ya Resûlallah?’ dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi); ‘Ortakların senin evlatlarından olan imamlardır. Allah onların sebebi ile ümmetime yağmur yağdırır. Onların sebebi ile dualar kabul olur’ buyurdu. Sonra İmam Hasan’a (r.a.) işaret ederek, ‘Bu onların birincisidir’ dedi. Ardından İmam Hüseyin’e (a.s.) işaret ederek; ‘İmamlar bunun evlatlarındandır’ buyurdu.”  

 Hz. Peygamber, Hz. Ali dışındaki sahabilerine Kendisinden hadis yazımını yasaklamış, bir tek Hz. Ali’ye izin vermiştir. Böylece Ehl-i Beyt Ekolü’nün ilk hadis külliyatı ve ilk hadis kaynağı, Hz. Ali’nin yazdığı Camia, Cifr ve Hz. Ali’nin Mushafı’dır. Bunlara bir de Hz. Fâtıma’nın (a.s.) ilham yoluyla kendisine ulaşan bilgilerin yazılı olduğu “Hz. Fâtıma’nın Mushafı” da eklenecektir. Bu hadis külliyatı, bir imamdan diğerine bir sandık içinde nakledilmiş emanetlerdir.

 Nitekim Camia için İmam Muhammed Bâkır şöyle buyurdu: “Bizim yanımızda İmam Ali’nin kitaplarından yetmiş arşın uzunluğunda bir sahife var, biz bu sahifede yazılı olanları izler ve onun sınırlarından dışarı çıkmayız. İmam Ali bu sahifede bütün ilimleri, yargı ve mirasla ilgili her şeyi yazmıştır…”

   Cifr kitabı için İmam Ca’fer es-Sâdık şöyle dedi: “Bizim yanımızda kenarlarına kadar dolan öküz derisi üzerine yazılmış olan Cifr kitabı var. Bu kitap geçmişte vukû bulan ve Kıyâmet’e kadar gelecekte vukû bulacak olayları içermektedir.”

  Hz. Ali’nin Mushafı konusunda İmam Ca’fer es-Sâdık (a.s.) şöyle diyor: “Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) Hz. Ali’ye dedi ki: ‘Ey Ali! Kur’ân-ı Kerim yatağımın arkasındaki mushafta, ipek levhalarda ve kağıtlarda yazılıdır. Yahudilerin Tevrat’ı kaybetmeleri gibi onları kaybetmeyin.’ Bunun üzerine İmam Ali onları sarı bir örtü içine koyup topladı.”

  Bu mushafta sûreler, nüzul sırasına göre, âyetler hiçbir değişikliğeuğramadan, Hz. Peygamberin (sallallahu aleyhi ve âlihi) imlası, İmam Ali’nin hattı ile yazılmıştır. Âyetlerin indirilmesinin nedeni, nerede, ne zaman, ne maksatla olduğu, âyetten kimlerin kastedildiği, bütün özellikleri ile zikredilmiştir. Hz. Fâtıma’nın Mushafı için, Hammad b. Zeyd, İmam Ca’fer’denşöyle nakleder: “Allah-u Teâlâ, Peygamberinin ruhunu aldığı zaman, O Hazretin vefatından dolayı, Hz. Fâtıma’yı (a.s.) zorluğunu Allah’tan başka kimsenin bilmediği bir üzüntü ve keder sardı. Bu nedenle Allah onunla konuşup üzüntüsünü gidermek için bir melek gönderdi. Fâtıma bunu Ali’ye bildirdi. Ali de ondan tüm duyduklarını yazdı. Böylece Hz. Fâtıma’nın Mushafı oluştu. Onda gelecek ile ilgili haberler vardır.”

  Yani bir sandık içinde bir imamdan diğerine geçen emanetler henüz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) hayatta iken Kendisinden duyularak yazılan hadislerdir. İmamların hepsi bu hadis külliyatına göre hüküm vermişlerdir. Bu nedenle onlar ilmin gerçek vârisleri, Allah’ın, sorulmasını istediği zikir ehlidir. Ayrıca Peygamber Efendimizin “zikir” olması sebebiyle onlar da zikir ehlidirler. Peygamber Efendimiz doğru yoldan sapmamak içinbir Kur’ân-ı Kerim’e, bir de onlara uymayı işaret etmiştir. Zeyd b. Erkam’dan (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Şüphesiz Ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız (iki) emanet bırakıyorum. Biri ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah’ın Kitâbı. (Diğeri) Ehl-i Beyt’im olan yakınlarım. Bunlar, Kıyâmet Günü Havz(uma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. Bunlar hakkında Benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!”   Kaynak eser Prof.dr.Haydar Baş  Dua ve Zikir kitabı sayfa 342/346