Allah’ın ve Peygamberin, hayat verecek emirleri.....

Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Hutbe 25

<Allah’ın ve Peygamberin, hayat verecek emirleri.....

"Enfâl 24: 'Ey İman edenler! Peygamber sizi ebedi dirlik için davet ettiği zaman, Allah'ın, Peygamberin davetini kabul edin. Biliniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Siz onun etrafına toplanacaksınız.'
 
Ey cemaat-i Müslimin!
 
Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'inde buyuruyor ki: 'Ey iman eden kimseler, Allah'ın ve Peygamberin, size hayat verecek davetine icabet ediniz; emirlerine sımsıkı sarılınız; hem iyi biliniz ki Allah insanın düşüncelerini, kalbinde neler beslediğini, neler dönüp dolaştığını bilir; şu da malûmunuz olsun ki, sizler onun huzurunda toplanacaksınız; burada işlediklerinizden hesap vereceksiniz, amelinize göre mükâfat ve ceza göreceksiniz!'
 
Müslümanlar!
 
Bilmiş olun ki: İlâhî emirlerin hepsi hayatımızla, refah ve saadetimizle ilgilidir. Allah'ın bütün emirleri, Peygamberlerin sözleri ya doğrudan doğruya veya dolayısıyla bizi ölümden kurtaracak, gerçek bir hayatta yaşatacak mahiyettedir.
 
Bakınız, Allah ve Peygamberi bizi ilme davet ediyor. Bilenlerle bilmeyenler bir değildir.
 
'Dünya için de, ahiret için de ilim lâzımdır, erkek ve kadın hepinize ilim tahsil etmek farzdır 'buyuruyor.
 
Bu ise hiç şüphe yok ki bize gerçek hayat verecek bir davettir; O, çalışmaya ve gayret göstermeye, ticarete, sanata ve ziraata davet ediyor; düşmanlara karşı kuvvet hazırlamaya davet ediyor. Şimdi bunların hangisi bize hayat verecek mahiyette değildir? İşte İlahî emirlerin hepsi böyledir.
 
Namaz gibi, oruç gibi bedenî ibadetlerde bile büyük ve hayatî faydalar vardır. Çünkü; namaz insanı fuhuştan, dinin yasak ettiği şeylerden, rezilliklerden alıkor.
 
Fertleri namaz kılan milletin ahlâkı, genel anlamda düzgün olur. Genel ahlâkı düzgün olan bir toplulukta kötülük azalır; mal, can, namus tecavüzden kurtulur.
 
Sonra millet fertlerinin belli zamanlarda aynı camilere ve mescitlere giderek, hepsi birden aynı kıbleye dönmeleri, Cenab-ı Hakk'a, aynı huşû lisanıyla yalvarmaları, bunların aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirir.
 
İşte namaz gibi dış görünüm itibariyle, faydası şahsa ait görünen ibadetlerde bile, böyle genel anlamda menfaatler vardır. Oruç da böyle, zekât da böyledir.
 
Demek ki Cenab-ı Hakk'ın ve sevgilisi Resulünün, bize olan bütün emirleri, bizim hayatımızla ilgilidir. Onlara sımsıkı yapışırsak, hem dünyada hem de ahirette kurtuluşu elde ederiz. Fakat Allah'ın bize hayat verecek olan emirlerine sarılmazsak, hem dünyada, hem ahirette hüsranımız ve helakimiz kesindir.
 
Ey cemaat-i Müslimîn!
 
Allah bize ilim öğrenin buyuruyor; Rasûl-i Ekrem Efendimiz; 'Hikmet, Müslüman'ın kaybolmuş bir malıdır, nerede bulursa orada alsın 'diyor.
 
Allah bize, 'Dünya ve ahiretinizi mamur etmek için çalışın, birbirinizin malına, ırzına, canına göz dikmeyin, düşmanı korkutacak, memleketi muhafaza edecek kuvvet hazırlayın, bunun için gücünüzün yettiği kadar çalışın 'buyuruyor.
 
'Adaleti elden bırakmayın, emanete riayet edin, birbirinize yardımda bulunun, hakkı tanıyın, fitneden ve ayrılıktan sakının' buyuruyor." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri) H; AknAydn